Paradigma değişikliği tamam... Peki, ölçümüz ne olacak?
Ahmet Türk demişken... Devletin ilginç bir mekanizma olduğunu, zamanın ruhunu gözettiğini ama geleceği önden yaşadığını söyleyebiliriz. Bu nedenledir ki Ahmet Türk'e Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan el çektiren devlet, aynı zamanda Urfa'daki bir kan davasını bitirme veya teröre son verme misyonu da yükleyebiliyor! Ki "Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci"nde Ahmet Türk ve arkadaşları, "Biz, hakiki manada çözümü isteyen, buna inanan ve kendisini bu topraklara ait hisseden son kuşağız. Ne yapılacaksa biz varken yapılmasında fayda var!" mealinde mesaj vermişlerdi.
Bu güncel açıklamaları, 12 Ağustos 2005'te Sn. Erdoğan'ın Başbakan iken Diyarbakır'da yaptığı konuşmayla ve Sn. Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'teki terör örgütünü lağvettirme inisiyatifiyle birlikte değerlendirecek olursak...
Erdoğan'ın 20 yıl önceki yaklaşımı, değerini bugün de korumakla kalmıyor, kitlesel kaygıları giderecek netlikle bir çerçeve de çiziyor:
"... İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Ama illa ad koyalım diyorsanız, Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur.
... Biz büyük bir devletiz ve millet olarak bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve cumhuriyet ilkesi, anayasal düzen dahilinde her sorunu, daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla çözeceğiz!"
Kabul edelim ki...
Terörün kesin olarak sona erdirildiği, bölücülüğün tarihe gömüldüğü, siyaset kanallarının meşruiyet zemininde ardına kadar açıldığı dönemi eş zamanlı olarak sahiplenirse, merkezinde Meclis'in olduğu bu süreç, TBMM'de temsil edilen partilerce açık ve şeffaf yürütülebilirse...
Tüm engellere, engellemelere, dirençlere, yabancı tezgâhlarına, hatta provokasyonlara rağmen özlemini duyduğumuz Türkiye Yüzyılı'nı yaşayabiliriz.
Elbette makul itirazlar, demokratik karşı çıkışlar, yer yer tepkiler de ortaya konacaktır. Burada da esas olan "niyetlerdir!"
Milletin gönlünü alarak siyaset yapmak varken, milletin canını alarak siyasete ve demokrasiye kastedenler arasındaki fark, 2025 yılından itibaren pek çok değişimin habercisi olacaktır.
Özetle...
Müteyakkız ama pozitif olmalı, duyguları yönetip aklın galip gelmesini sağlamalıyız. Zira tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet düsturunu koruyup yeniden anlamlandırmak kalıcı ortak paydamızdır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ekonominin vitrini şık ama yapılması gerekenler var! (07.01.2025)
- Paradigma değişikliği tamam... Peki, ölçümüz ne olacak? (04.01.2025)
- Galata Köprüsü... İlahi görev, tarihi ödev! (02.01.2025)
- Terörsüz Türkiye Yüzyılı... Ama nasıl? (31.12.2024)
- Atatürk’ün değeri... Fidan’ın mesajları... Erdoğan’ın hak ettiği ödül! (28.12.2024)
- Asgari Ücret: Zor, Zorlu, Zorunlu! (26.12.2024)
- Ankara’nın Şam fotoğrafı ve rahatsız olan aktörler! (24.12.2024)
- Bakan Göktaş, SABAH’a açıkladı: Çocuklar için güvenli sosyal medya planı (22.12.2024)
- Putin-Erdoğan... Türkiye-Suriye... (21.12.2024)
- Kuzey Suriye’de çökmüştü, aynı yerden ayağa kalkar mı? (19.12.2024)