Ekonomi,
"kişi, grup veya sektörlere" göre değil, bir bütün olarak
görülmesi, kamu ve özel kesim
dengelerinin aynı anda gözetilmesi, finansal
boyutun hiç ihmal edilmemesi gereken
kapsamlı ve zorlu bir alan. Elbette, bu
denklem kurulurken belli öncelikler söz
konusu olmak durumunda.
Örneğin dar
ve sabit gelirliler gibi.
Gönül ister ki...
Toplumun mali açıdan en kırılgan kesimleri
enflasyona ezdirilmediği gibi refah payı
da alabilsin.
Lâkin...
"Baş ağrısı, baştakinindir" misali, bir noktaya kadar duygular
ağır bassa da hesap kitabın yani
aklın hâkim olması zorunlu anlar da var.
Bugünler işte öyle günler...
Kuşkusuz, devletin tasarruf yapmadığı bir ortam varsa toplumdan fedakârlık istenemez. Tam da bu nedenle gerek harcama kısıcı önlemlerin gerekse gelir artışı öngören tekliflerin bu manada önemi büyük. Bir süre önce açıklanan tasarruf tedbirlerine ilişkin ilk sonuçların etkili iletişim stratejisi ile kamuoyuna mal edilmesi, yasal düzenleme gerektiren kısımlarının ise Meclis tatile girmeden tamamlanması zaruri!
***
Şimdi gelelim meramımıza...
Hatırlarsanız Hazine ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek, CHP Genel Başkan Yardımcısı
Yalçın Karatepe'yi hafta başında kabul etmiş ve 4 saati aşan bir görüşme gerçekleştirmişti. CHP kanadı,
"asgari ücret, emekli aylıkları, hububat ve yaş çay yaprağı alım fiyatları" üzerinden mevzuya girmiş, büyük beklenti yaratmış, Hükümet'te karşılık bulamadığını ileri sürmüştü.
Bunun üzerine... Bir hesap yapmaya çalıştım. Uzmanlığına güvendiğim teknokratlara da danıştım.
Ve şu sonuçlara ulaştım...
Temmuz ayında emekli aylıklarına enflasyon düzeltmesi yanında meselâ 5 puan da refah payı verilir, en düşük emekli aylığı 10 bin liradan asgari ücret seviyesi olan 17 bin liraya yükseltilirse bu yılın ikinci yarısında en az 260 milyar lira kaynak bulunması gerekecek. Hatta Temmuz 2024-Temmuz 2025 dönemi için yıllık bazda bu maliyet 620 milyar lirayı aşacak!
Hububat fiyatlarını ele alırsak... Çiftçilerimiz; girdi maliyetlerini baz alarak, kuraklık ve dolu riskini dahil ederek taban fiyat isteyecektir. Hakkıdır da... Hali hazırda ekmeklik buğday için açıklanan 9.25 TL esas alındığında 6.5-7 milyon ton hububat alımı yapılacağı varsayımı ile üreticiye 57-58 milyar lira ödenecek. Bu tutarın yüzde 50 borçlanma yüküyle ile finanse edileceği düşünülürse hakiki maliyeti 104- 105 milyar liraya ulaşacak.
CHP'nin masaya getirdiği şekli ile ekmeklik buğday fiyatı 15 lira olursa, TMO'nun buğday, arpa ve diğer hububat ürünü alım miktarı tahminen 15 milyon tona yükselecek. Çiftçi doğal olarak TMO'ya daha fazla yönelecek. Bu durumda alım bütçesi 232-233 milyar liraya, borçlanma maliyeti ile birlikte 350 milyar liraya tırmanacak.
Benzeri hesabı çay alımına uyarladığımızda başlangıç tablosu şöyle... Kg. başına 17 liradan, 680-
700 bin ton ürün alınacağı öngörüsü ile
ödemeler için borçlanılacak paranın faizi
de eklendiğinde fatura 17-18 milyar lirayı
bulacak.
CHP'nin sırtında yumurta küfesi olmadığı için 25 liradan pazarlığı açtığı çay alım fiyatında ise... Çaykur'a satılacak ürün miktarındaki artış, alım maliyetindeki fark, ödemelerde kullanılacak paranın borçlanma maliyeti ile nihai tutar 34-35 milyar liraya kadar çıkacak.
Özetle...
CHP'nin geniş kitlelerin hassasiyetlerine oynadığı oyunun 1 trilyon liralık ek bütçe gerektirdiği çok açık. Ki buna asgari ücrete istenen zam ve o kararın özel sektöre, piyasalara yansıması dâhil değil.
Unutmadan... Vergi paketi diye ortalığın ayağa kaldırıldığı sadece taslaktan ibaret olan, yüzde 90'ından fazlası değişime uğramış o önerileri dizisi, en cömert hesaplamada dahi CHP'nin bugünkü popülist senaryosunun yarısını karşılamaya ancak yetecek.
Kısacası... CHP'nin halk adına sıraladığı taleplere aceleyle koşanlar... Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayı göze alabilmeli!