Ülkeyi yönetme iddiasındaki bir partinin iç karışıklıklarla malul olması bir yana, yenilir yutulur olmayan akçalı kirli ilişkiler noktasında üç maymunu oynaması hakikaten ibretlik. 1994'te sosyal demokratlara yerel iktidarı kaybettiren İstanbul merkezli skandalın, 2025 şartlarında bir başka versiyonuyla tekerrür etmesi hiç mi iç muhasebe yapmayı gerektirmez? Veya... Yarın gerçekleştirilecek CHP olağanüstü kurultayının siyasi bagajlardan kurtulmaya vesile olmasını beklemek neden aşırı iyimserlik olur?
Ekrem İmamoğlu'nun bilinen, bilinmeyen defolarına rağmen, sadece
"kazanacak aday" diye görülmesi, CHP'lilerde niçin bütün kusurları örtmeye yeter? Asırlık Halk Partisi nasıl olur da cumhurbaşkanlığı seçimini sürükleyebilecek alternatif isim ya da isimler bulamaz?
Çok daha mühimi... İktidara atfettiği eksiklikleri bugün kendine gerekçe yaparak düştüğü çelişkiyi seçmene izah etmesindeki güçlükleri göremez mi?
2010 yılından bu yana, yani
Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan seçildiği
kurultaydan bugüne gömleğin ilk düğmesini
yanlış ilikleyen ve karanlıkta kalan soruları
cevapsız bırakan CHP kurumsal kimliği,
Kemal Bey'in tasfiye edilmesi planı için daha
büyük yanlışlara katlandığını neden anlamak
istemez?
İstenirse örnek o kadar çok ki!

Ekim 2022'de Kılıçdaroğlu, ABD'ye
yalnızca bilimsel ve teknolojik yenilikleri yerinde
incelemek için gitmiş olabilir mi? Asıl maksadı
neydi?

Aralık 2023'te, Kemal Bey Almanya
gezisine gönderilirken, İmamoğlu'nun
"ahmak davasında" aynı gün karar çıkabileceğini
neden öngöremez ki?

Kemal Kılıçdaroğlu, apar topar
Almanya'dan dönmeye çalışırken, (genel
başkanın yokluğunda) Saraçhane'de miting
düzenlemek hangi aklın eseriydi mesela?

O davada siyasi yasak istenen
İmamoğlu niçin o kadar sevinçliydi? Ekrem
Bey, dönemin
İP Genel Başkanı Meral Akşener'le, belediyedeki makamında
"çaaakkk!"şovu yaparken neyi murad ediyordu?

2.5 yıl öncesinden Saraçhane'yi
"miting alanına" çeviren ekip/ler neyin
provasını yapıyordu?

Siyaseten hassas günlerde
Gökhan Günaydın,
Selin Sayek Böke,
Muharrem Erkek gibi isimler İstanbul'da, Ekrem Bey'le
ve Ekrem Bey için hangi faaliyetlerin içindeydi?

İmamoğlu, Eylül 2023'te
"Güçlü ve umut veren bir değişim için partinin lideri, kadroları, yönetim biçimi, örgüt yapısı, siyaset yapma tarzı, söylemi, program ve tüzüğü yenilenmelidir" diye ortaya çıkarken neye ve kimlere güveniyordu? İstanbul'dan Ankara'yı, CHP Genel Merkezi'ni dizayn edecek gücü nereden buluyordu?

Ekrem Bey patentli değişim dalgasında
Özgür Özel nasıl sörf tahtasına çıkarıldı? Kendisine biçilen rol neydi?

İmamoğlu, 38'inci olağan kurultayda Kılıçdaroğlu'nu devirir, Kemal Bey
"sırtımdan hançerledim" der, kurultaya
"şaibe bulaştığı" iddiası ayyuka çıkarken, koskoca CHP delegeleri neden
"kör, sağır, dilsiz" kesilir ki?

İmamoğlu'nun, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı'ndan beri gelen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne de taşıdığı çetrefilli ilişkileri ve yöntemleri yavaş yavaş uç verir, hatta belediyeye iş yapan müteahhitlerin hizaya çekildiği her köşebaşında konuşulurken CHP'deki disiplin mekanizmaları neden harekete geçirilmez ki?

İmamoğlu'na,
Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olması taktiğini verenler, düzenli olarak Ankara'ya gelmesiyle ne tür ilişkileri koordine etmeye çabalıyordu?

CHP İstanbul İl Başkanlığı binasının alımında milyonlar balya balya toplanırken Ekrem Bey'in,
"Tapuda gösterilen bedel ile mülk sahibinin istediği tutar arasındaki fark" açıklaması, genel merkezde neden normal karşılandı da açıktan işleyen para trafiğinin kaynağı ve aradaki isimlerin İmamoğlu'nun mutemet adamları olması niçin hiç şüphe uyandırmadı?
Bütün bunlar, açık kaynaklardan ulaşılabilecek birkaç hatırlatmadan ibaret. Bu sorulara cevap vermesi gerekenler ise şimdilik dokunulmazlık zırhının arkasındalar!
Demem o ki...
Başta CHP olmak üzere Türk siyaseti ciddi bir yol ayrımına geliyor.
Görelim Mevla neyler?
Neylerse güzel eyler inşallah...