İslam'a ve Peygamberimize tarih boyunca değişik iddialarla, malum bazı konuları servis ederek kötü algı oluşturup saldırılar yapılmıştır. Bugün de, yarın da bu tür karalamalar olacaktır. Tarih boyunca gerek Batılı oryantalistlerin gerekse yerli bazı mihrakların bu tür faaliyetleri zamanında cevaplandırılmıştır. İnternet üzerinden ufak bir araştırma bile bu hususta yeterli malzemeyi sağlamaktadır.
Cevaplandırılmadık hiçbir konu yoktur. Yeter ki kaynakları doğru yorumlayalım. Bu hususlardan biri de Hz. Peygamber'in, Hz. Aişe ile evlendiğinde Hz. Aişe'nin yaşı meselesidir. Bu hususu birkaç kez kaleme almıştım. Hatırlatma babında bu yazılardan birini bilginize sunmak isterim:
Bazı çevreler Hz. Aişe'nin evlendiğinde "9" yaş civarında olduğu iddiasını sıkça dillendirerek Hz. Peygamber'in yaşı küçük bir hanımla evlendiği algısını yaymaya çalışıyorlar. Hz. Aişe'nin yaşından hareketle Hz. Peygamber'i karalama faaliyeti sinsice ve organize bir şekilde yıllarca uygulanmaya konulmuştur. Bu konuyla ilgili değerlendirmeler şöyledir:
1400 sene önce doğumda sağlıklı bir kimlik tespiti yapılmadığı için çoğu kez insanların ölümlerinden hareketle doğum yaşları tespit edilmeye çalışılmıştır. Hz. Aişe hakkındaki tespitte de hem ablası olan Hz. Esma hem de Hz. Fatıma'nın yaşından yararlanılmıştır. Hz. Esma, Hz. Aişe'nin baba bir kardeşidir. Hz. Esma, Hz. Aişe'den 10 yaş büyüktür. Hicret sırasında evli olan Hz. Esma, Abdullah'a hamileydi. Hz. Esma bu dönemde 27 yaşındaydı. Hz. Esma, Hicri 73 yılında vefat ettiğinde ise 100 yaşındaydı. Bu durumda Hz. Aişe'nin Peygamberimizle evlendiğinde yaşı 17 civarındaydı. Hz. Esma 27, Hz. Aişe 17 yaşındaydı. Bu husustaki çeşitli tarihi kaynaklar vardır.
Hz. Aişe, Peygamberimizle Mekke'de sözlendi, Medine'nin ikinci senesinde (hicretten sonra) evlendi. Hz. Aişe, Peygamberimizle sözlenmeden önce Cübeyr bin Mutim ile nişanlanmıştı. İslam gelip Hz. Ebubekir Müslüman olunca müşrik olan Cübeyr nişanı bozdu. Hz. Peygamber (SAV) ile sözlenme de bundan sonra oldu. Bütün bunlara bakınca Hz. Aişe'nin Medine öncesi hayli olgun yaşta olması gerekiyor. Herhalde küçük yaşta, yani gelin olacak yaşa gelmemiş birisi için bu süreçten bahsedemeyiz.
Bazı kaynaklara göre Hz. Aişe ile Hz. Fatıma yaşıttılar. Hz. Fatıma'nın doğumu ise peygamberliğin ilanından 5 yıl önceydi. Buna Mekke'deki 13 yıl eklenirse hicret sırasında Hz. Fatıma'nın yaşı 18 civarındaydı. Hz. Aişe'nin de yaşı (Medine'de evlendiğine göre) 20 yaş civarındaydı. Hz. Fatıma'nın da Medine'de evlendiği göz önünde tutulursa yaşı 20 civarındaydı.
Hz. Peygamber (SAV) Medine'de Hz. Aişe ile evlendiğinde Medine'de Müslümanların dışında yığınla farklı din mensubu vardı. Hiçbiri bu evliliği eleştirmedi. Zira ortada eleştirilecek, dile dolanacak bir durum yoktu. Medine'de İslam'a düşman olan ve İslam'ın aleyhine sayılacak her şeyi kullanma becerisi gösteren bu kesimler, bu evlilikle ilgili hiçbir tenkitte bulunmamışlardır. Bu da gösteriyor ki Hz. Peygamber eşi Hz. Aişe ile uygun yaşta evlenmiştir.
Peygamberimizle evlendiğinde Hz. Aişe'nin 9 yaşında olduğu şeklindeki iddia ise şöyle değerlendirilebilir: Mısır gibi ülkelerde özellikle köylerde kızların yaş sayımı genellikle ergenlik dönemi esas alınarak yapılır. Mesela "Şu kız 10 yaşındadır" denilirse bu şu demektir: "Bu kız 10 yıl önce ergenlik yaşına varmıştır." Nitekim 1985-1987 yılında bir yıl kadar öğrenci olarak kaldığım Mısır'ın Tuh kentinin Müştühor denilen ilçesinde böyle bir kullanımın olduğunu müşahede ettim. 10 yaşındadır dedikleri hanım kızların en azından 20 yaşında olduklarını kolayca görebilirsiniz.
Hepsinden daha ilginci şudur: Oxford Üniversitesi'nde İslam tarihi uzmanı olan Joshua Little'ın hazırladığı doktora tezinde şu sonuca varıldı: Hz. Aişe'nin Peygamberimizle evlendiğinde 9 yaşında olduğu iddiası tarihsel gerçeklerle uyuşmamaktadır. Böyle bir iddianın İslamofobik kurgularla dillendirildiğini söyleyen Joshua rivayete ayrıca ravi açısından da tenkit yöneltmiştir. İlginç olan husus şu: Hz. Aişe'nin evlendiğinde uygun yaşta olduğunu gayrimüslim bir uzmanın seslendirmesi; adı Müslüman olan yığınla insanın ise bu hassasiyeti göstermediğidir.
ABDULLAH'IN ANNESİ
Hz. Aişe'nin çocuğu olmadı. Araplar evlendikten sonra çocuklarının adıyla anılmaktan hoşlanırlardı. "Ahmed'in annesi" gibi. Hz. Peygamber, Hz. Aişe'nin çok üzüldüğünü görünce ona, "Ablan Esma'nın oğlu Abdullah'ı kendine evlatlık gibi kabul et, onun adıyla anılırsın" buyurdu. Adı bundan ötürü Ümmü Abdullah (Abdullah'ın annesi) olarak kaldı.
İFFETİ KUR'AN'LA ONAYLANAN TEK KİŞİ
Son derece zeki olan Hz. Aişe, narin, nazenin, orta boylu, uzak görüşlüydü. Hz. Peygamberimizle aralarında derinlere işleyen bir sevgi vardı. Bir gün Hz. Peygamber'e sormuştu: "Bana sevgin neye benziyor?" Hz. Peygamber (SAV) "Kördüğüm gibi" diye cevap vermişti. Yıllar sonra bir daha sordu, "O kördüğüm nasıl?" diye. Hz. Peygamber'in cevabı aynıydı: "O kördüğüm ilk günkü gibi duruyor."
Mekke'den Medine'ye hicret etti. Hz. Peygamber'in evinden bize bir pencere açtı. Efendimizin aile hayatına dair bütün bilgilerin kaynağı oldu. Arap şiirini bilirdi. Sözünü sakınmazdı. Peygamberimizin yanında nazı geçerdi. Başkasının söyleyemeyeceği şakayı o yapar, Hz. Resul ise gülümserdi. Kırılmazdı.
Peygamberimizden 2 bin 210 hadis rivayet etti. Bu sayı dört halifenin ve binlerce sahabenin rivayetinden daha çoktu. Birçok sahabenin hadis rivayetindeki yanlışlarını düzeltmiştir.
Efendimiz son nefesini verirken mübarek başı Hz. Aişe'nin kucağındaydı. Peygamberimizle evlenmesi emri de göklerden gelmiştir.
EFENDİMİZE NAZLANIRDI: Bir gün Hz. Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Aişe, senin bana kızgın olduğun anlarını biliyorum." "Nasıl?" diye sordu. Efendimiz cevap verdi: "Benden memnun olduğunda 'Muhammed'in Rabbi hakkı için' diye yemin edersin. Benden memnun olmadığında ise 'İbrahim'in Rabbi hakkı için' diye yemin edersin." Hz. Aişe bunu doğruladı.
CEBRAİL SELAMLIYOR: Hz. Peygamber bir gün Cebrail'le konuşurken Hz. Aişe gelir. Cebrail, Hz. Aişe'ye selam verir. Hz. Resulullah, Hz. Aişe'ye yönelip şöyle buyurdu: "Aişe, Cebrail sana selam gönderiyor." Hz. Aişe cevap verdi: "Ona da Allah'ın selamı olsun." (Buhari, Fedail, İsti'zan, 16).
NAMAZ KILMAK: Efendimiz, eşinin yanındayken gece için şöyle dedi: "Ey Aişe, müsaade edersen bu gece Rabbimle beraber olmak istiyorum." Hz. Aişe, "Elbette, nasıl isterseniz ben de onu isterim" dedi. Hz. Peygamber o gece sabaha kadar namaz kıldı.
Peygamberimiz her gece teheccüd kılardı. Bazen teheccüd vaktinde (yani sabah namazı öncesi) eline aldığı suyu uyuyan Hz. Aişe'ye serper ve onu namaza kaldırırdı.
SADAKAYA GÜZEL KOKU: Hz. Aişe dağıtacağı paralara güzel koku sürerdi. Bir gün sordular: "Neden öyle yapıyorsun?" Cevap verdi: "Efendimden duydum, sadaka, fakirin eline geçmeden önce Allah'ın eline geçermiş. Yüce Allah'ın eline geçen şey iyi koksun istedim."
İFFET SEMBOLÜ: Hz. Aişe'nin iffetine yönelik münafıkların ahlaksızca iftiraları, inen ayetlerle açığa çıktı. Efendimizin mahremine uzanan onursuz diller ve ahlaksız hamleler, Kur'an'ın sert ayetleriyle ebediyen lanetlendiler. Bugün de iffet sembolü Hz. Aişe'ye uzanan bütün ithamlar aynı lanete muhataptır elbette.
HZ. PEYGAMBER, ONUN ODASINA DEFNEDİLDİ: Efendimiz vefat edince Hz. Aişe'nin odasına defnedildi. Hz. Aişe o odayı terk etmedi. Efendimizin mezarı ile kendi yatacağı köşenin arasına bir perde gerdi. Ve bütün hayatı boyunca orada yaşadı. Vefat edinceye kadar.
***
PEYGAMBERİMİZİN SON ÜÇ VASİYETİ NEDİR?
Hz. Peygamber vefat etmeden evvel üç konuyu müminlere hatırlatmış ve o konularda hassas olunmasını emretmiştir. Onlar da şu konulardır: "Namaza devam edin; kadın haklarına saygılı olup kadınlara eziyet etmeyin; zayıf, mazlum, hizmetkâr ve mağdurların haklarını koruyun."
Ölüm anındaki tövbe kabul edilir mi?
Bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Kişinin canı boğazına gelmedikçe (yani koma hâline gelmedikçe) yaptığı tövbe kabul edilir!" Buradaki koma hâli dünya perdesinin kapandığı, ahiret (berzah) perdesinin açıldığı o son andır. İşte bütün hayatı boyunca tövbe etmemiş bir insanın böyle bir andaki tövbesi kabul görmez. Ama hayatı boyunca temiz yaşamış bir insanın son anda tövbe etmemesi kötü bir anlam taşımaz.