Ilımlı İslamcısından Kemalistine, Mısır'daki darbeye karşı olanından o günlerde "Türkiye'nin Tahir' meydanı Taksim mi olacak" diye heyecan yapanına kadar muhalefet bloğu, Sisi'nin Ankara temaslarını aynı sığ düzlemde tepki veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sisi'nin 2014 yılında seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'yi ABD destekli askeri darbeyle devirdiği günlerdeki sert açıklamalarını hatırlatıp "ne değişti" diyorlar.
Bu mudur?
Muhalefetin kanaat önderlerinin nanik yapmak dışında, ABD'nin ve Avrupa'nın milyarlarca tonluk doğal kaynakların keşfedilmesi üzerine 15 yıldır gözünü diktiği Doğu Akdeniz'deki dengeleri sarsacak Mısır-Türkiye yakınlaşması karşısında söyleyecekleri bu kadar mı?
Evet, Erdoğan Mursi'nin devrildiği, halkın esir alındığı o günlerde uluslararası arenada sivil siyaseti en yüksek sesle sahiplenen liderdi. Sisi'ye ne tepki verilmesi gerekiyorsa fazlasını verdi.
Aradan 12 yıl geçti. Sisi hala darbeci ama o günden bu yana enerji kaynaklarının paylaşımı üzerinden bir "soğuk savaşın" başladığı "sıcak deniz", eski Akdeniz değil.
Erdoğan ve Sisi'nin temaslarını "Atina açısından kaygı verici gelişme" diye yorumlayan Yunan Kathimerini gazetesinin aşağıdaki uyarısı, meselenin Türkiye için ne kadar kritik olduğunun kanıtı:
"Kahire, Türkiye'nin Libya'daki sınırlı siyasi nüfuzunu ve varlığını kabul ediyor gibi görünüyor."
Türkiye, bölge ve dünya siyaseti için hayati önemdeki bu süreci, taşra siyasetçisi refleksleriyle değerlendirenler meselenin bu boyutuyla hiç ilgilenmiyorlar mı?
Yanyana gelseler sahibi oldukları Doğu Akdeniz'de sırtları yere gelmeyecek Türkiye ve Mısır'ın işbirliği ihtimalinin iki halk için kazanımları ortadayken geçmişe takılıp kalmanın bu takıma faydası ne?
***
PUTİN, "SON KARARIM KAMALA HARRİS" DİYOR AMA...
2024 başkanlık seçimleri öncesinde ABD'de Rusya'nın seçimlere müdahale edeceği paranoyası tavan yapmış durumda.
Adalet Bakanlığı, Rusya yanlısı Russia Today'in ülkedeki bazı yayın organlarını fonladığını iddia ediyor. Yeni kısıtlamalar kapsamında Kremlin destekli medya kuruluşlarına vize verilmesini sınırlama kararı alındı. RT'nin genel yayın yönetmeni Margarita Simonyan ve 9 kişinin yanı sıra 32 internet sitesine el konulmasına karar verildi.
Peki Rusya'nın ABD seçimlerine müdahale edecek gücü var mı? Kırk cephede savaşan Putin'in enerjisini bu nafile çabaya kanalize edeceğini sanmıyorum.
Putin, ABD Başkanı Joe Biden'ın adaylıktan çekilmesinin ardından Moskova'nın Trump'tan çok Biden'ı tercih ettiğini belirterek, Biden'ı "eski usül" bir politikacı olarak tanımlamıştı.
Dün konuyla ilgili soruları yanıtlatan Kremlin Sözcüsü Peskov da "Bizim adayımız yok. Ama tabii ki Demokratlar daha öngörülebilir. Putin'in Biden'ın öngörülebilirliği hakkında söyledikleri, Bayan Harris de dahil olmak üzere neredeyse tüm Demokratlar için geçerli" sözleriyle kendisini teyit etti.
Evet, ABD bizim gibi yabancılar tarafından fonlanan yayın organlarına karşı hoş görülü değil. En ufak bir dış bağlantıyı bile suç delili sayıyorlar. Şimdi de seçim öncesi Trump yanlısı muhalefeti kriminalize etmek için Putin tehdidini kullanıyorlar.
***
BURNUNUZDAN DA KIL ALDIRMIYORSUNUZ
Çevre ve Şehricilik Bakanı Murat Kurum dün balık ölümleriyle ve siyaha dönen sularıyla gündemde olan İzmir Körfezi'ndeydi. Şunları söyledi:
"Körfezimiz, karadan gelen kirlilik nedeniyle artık nefes alamamaktadır. Balıklarımız toplu ölümler yaşamaktadır. Bakanlık olarak geçtiğimiz günlerde; bu acı durumun sebeplerini incelemek için harekete geçtik. Körfezin farklı noktalarında deniz suyu numuneleri aldık. Üzülerek söylüyorum. Denizdeki atıksu kaynaklı amonyak miktarı, olması gerekenden tam 50 kat daha fazladır. Yani bu ne demek? Evsel ve endüstriyel atıklar suya arıtılmadan karıştırılıyor demek. Bu da beraberinde koku problemini getirmekte, insan sağlığını tehdit etmektedir."
Dün gözlerimiz, Belediye Başkanı Cemil Tugay'ı aradı tabii.
Meğer Cemil Bey davet edildiği halde bakanın temaslarına eşlik etmemiş. Yurt dışındaymış.
20 yıldır hiçbir tedbir almayarak Körfezi lağıma çeviren CHP'nin son belediye başkanının daha önemli başka ne işi olabilir? İmamoğlu'yla dolaşmak mı?
Peki nasıl olacak bu iş? Hem birkaç gün önce "Biz temizleyemiyoruz, bakanlık yardım etsin" diye acziyetini itiraf edeceksin. Sonra da yardım istediğin yetkiliyle aynı kareye girmemek için kırk dereden su getireceksin.
Olacak iş mi?