
Günlerdir sokak çağrısı yapan Özgür Özel, işi "Polis barikatlarını yıkın geçin, yıkın geçin" seviyesine getirdi.
Ancak istediğini alamadı. Hatta yıkın dediği barikatların altında kaldı.
Dün de zırt pırt çekip ciddiyetini beş paralık ettiği sokak kartından başka elinde joker kalmadığı için suçu "bir kısım medyaya" yüklüyordu. "Eylemlerimizi görmüyorlar" diyordu.
Adlarını vermese de NTV'ye ve Habertürk'e yüklendiğini, parmak salladığını anladık.
Ancak ülkedeki tüm kanalların, gazetelerin, sosyal medyanın tek gündeminin bu mesele olduğu ortada. Ekranlarda, manşetlerde başka mevzuya rastlıyor musunuz?
CHP medyası da, hükümete yakın medya da günlerdir Özel'in sokak çağrılarını duyuruyor. Yalnızca Saraçhane değil, hangi noktada eylem varsa kameralar o noktada.
Özgür Özel'in içilen kahvelerden beklediği "hatırın" sınırlarını bilmiyoruz. Söz konusu kanalların patronları ve yöneticileriyle ne konuştuklarını da...
Ama daha ne yapsınlar?
Bütün kanallar Saraçhane medyası gibi sokak kışkırtıcılığı yapmak zorunda mı?
Süreci şiddet çağrıları yaparak bel altına indiren Özel, başarısızlığını medyayı hedef göstererek gizleyemez.
***

KEMAL BEY HAKLI ÇIKMADI MI?
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li Lütfü Savaş'ın yargıya başvurusuyla başlayan şaibeli kurultay tartışmasıyla ilgili olarak "Çıkıp yok böyle bir şey diye kendilerini savunabiliyorlar mı?" diye sormuştu.
Okların İmamoğlu'yla birlikte gösterdiği Özgür Özel ise iddialara cevap vermek yerine, "Kimse bana haybeye kurultay yaptırmaz" restini çekmişti.
Özel dün olağanüstü kurultay kararı aldığını açıkladı:
"Tüzüğümüzün bana verdiği yetkiye dayanarak, 15 gün sonrasına olağanüstü kurultay kararı aldığımızı ve kayyum girişimlerinin önünü kestiğimizi Türkiye'ye ilan ederiz. 6 Nisan'da kurultaya gidiyoruz. Bu yolla kötücül akla haydi işinize diyerek yolumuza devam ediyoruz."
Ne var ki MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, CHP Kurultayı'na yönelik soruşturma kapsamında iptal şartlarının geriye dönük olacağından kurultay seçiminin de yok hükmünde sayılacağı görüşünde.
Yıldız, "CHP'nin seçimlerinde usulsüzlük varsa yeni genel başkan da usulüne uygun seçilmemiş sayılacağından, genel başkanın yetkisini kullanarak partiyi kurultaya götürmesi mümkün değildir" diyor.
Özel, CHP Kurultayı'nı toplayabilecek mi belirsiz ama şu an için, ekibiyle yeniden adaylık konusunu değerlendiren Kemal Bey'in haklı çıktığı ortada.
Öyle ya kurultayda hakkıyla kazandığından şüphesi olmayan, iddiaları doğrularcasına kazandığı hakkından vazgeçer mi?
***

SORBONNE'UN İŞİ BAŞINDAN AŞKINMIŞ
İstanbul Üniversitesi'nin Ekrem İmamoğlu ile birlikte "yatay geçişi usulsüz" gerekçesiyle diplomasını iptal ettiği 27 kişiden biri de Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölümü'nden Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı'ydı.
Saybaşılı, İstanbul Üniversitesi'nin diploma iptali raporundaki bilgilere göre, "1990 yılının bahar yarıyılında Doğu Akdeniz Üniversitesi'ne kayıt yaptırdı. Gerekli 30 krediyi doldurmadan aynı yılın ekim ayında İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü'ne yatay geçiş yaptı. Saybaşılı'nın yatay geçiş yaptığı dönemde babası İsmail Durak Ataay da İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde profesördü".
Geçtiğimiz gün öğrencilerinin Saybaşılı'yı alkışlarla uğurlamasının garipliğinden bahsetmiş, olayın Saybaşılı'nın doktorasını yaptığı Sorbonne cephesindeki yansımalarını merak ettiği söylemiştim.
Sanırım biraz daha bekleyeceğiz
Zira Fransa'da yaşayan gazeteci Ömer Aydın dün paylaştığı fotoğraflardan, Filistin'deki soykırımı protesto eylemleriyle meşgul olan Sorbonne'un gündeminin, diplomasız profesörleri alkışlayan Galatasaray öğrencilerinden çok farklı olduğunu gösteriyor.