Akşener pes etti
Kimse Akşener direnmedi diyemez. Sonunda kadar her yolu denedi.
Anlaşılan buraya kadarmış.
Zira kulislerde Akşener'in bugünkü 6'lı Masa toplantısında Kılıçdaroğlu'nun adaylığına artık itiraz etmeyeceği konuşuluyor.
Son dakika Muharrem İnce alternatifi bile "orta yol" olarak yoklanmış. Ne var ki adaylığı bir "çıkış planı" olarak kesin şekilde benimseyen Kemal Bey, deprem gündemini de hatırlatarak tartışmayı bitirmiş.
Kemal Bey karşılık olarak da kesenin ağzını açmış. CHP'nin oylarıyla masanın yüzde 1'e bile ulaşmayan ortaklarına karşı sergilediği bonkörlüğü Akşener'den esirgememiş.
Kılıçdaroğlu'nun olası yenilgisinin ardından ana muhalefet liderliğine oynama hedefine kilitlendiği anlaşılan Akşener'in seçim kampanyasındaki performansını doğrusu çok merak ediyoruz.
Meral Hanım ve Ekrem İmamoğlu ikilisinin, Kemal Bey'in seçilmesi için dişlerini tırnaklarına takacaklarından şüphesi olan var mı?
Haklısınız, Canan Kaftancıoğlu'na sormak lazım.
***
ABDULLAH GÜL'ÜN BAŞI SAĞ OLSUN
Eski Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 28 Şubat darbesinin yıldönümünde öldü.
Kendisi Erdoğan'ın ya da Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adayı olması beklenen 2007 seçimlerine giden süreçte işletilen darbe mekaniğinin akıl hocasıydı.
Düğmeye 24 Ocak 2006'da basıldı... Hürriyet Gazetesi ve birtakım "ulusalcı" tarafından hedef gösterilen Hrant Dink, FETÖ'cü polis şeflerinin kontrol ettiği "milliyetçi" kılıklı bir tetikçiye öldürtüldü. Jandarmaların Türk bayrağı önünde katille çektikleri gururlu fotoğraf tahrik ediciydi.
17 Mayıs 2006'da da geçtiğimiz günlerde hücresinde kendini astığı açıklanan Alparslan Arslan isimli avukat, Danıştay'a kanlı bir baskın düzenledi. Kendisine Ergenekon davası sanıklarının kefil olduğu Arslan, iddialara göre katliam sırasında "Allahu ekber" diye bağırmıştı.
Oyunlara bakar mısınız?
Ortalık fena karıştırılıyordu. Ama Erdoğan kuru gürültüye pabuç bırakacak bir siyasetçi değildi.
AK Parti iktidara geldiğinden beri "Genç subaylar rahatsız" türünden manşetlerle tahrik edilen generallere de daha sağlam bir gerekçe lazımdı.
Emekliliğinde Cumhuriyet yazarı olan Sabih Kanadoğlu'nun kafasında bir ampul yandı...
Cumhurbaşkanını halkın değil TBMM'nin seçtiği o dönemde Anayasa'nın 102. maddesine göre cumhurbaşkanı seçilebilmek için, ilk iki turda nitelikli çoğunluk (367 oy), sonraki iki turda ise salt çoğunluk (276 oy) aranıyordu.
Kanadoğlu, 26 Aralık 2006'da Cumhuriyet'teki yazısında, Anayasa'da belirtilen 367'nin aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu yorumunu ortaya attı.
Aranan bahane bulunmuştu. CHP balıklama atladı.
14 Nisan 2007'de eşi başörtülü diye üstü çizilen Gül'ün ya da herhangi bir Milli Görüş kökenli siyasetçinin olası cumhurbaşkanı adaylığına karşı düzenlenen Cumhuriyet mitinglerinin ilki yapıldı.
18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevi'nde Hıristiyan misyonerler katledildi.
Erdoğan tehdide pabuç bırakmadı. Dik durup "Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimdir" diye meydan okudu.
3 gün sonraysa seçimlerin ilk turunun yapılması gereken 27 Nisan'da Genelkurmay "e-muhtıra" verdi.
Erdoğan muhtırayı da yırtıp attı.
Seçimleri yüzde 47, 354 vekille zaferle geçen AK Parti, 6 Mayıs'ta yapılan iki yoklamada 367'yi bulamadığı için seçim geçerli sayılmadı.
Bu süreçte devreye giren MHP, boykotu ortadan kaldırdı ve Abdullah Gül 12. Cumhurbaşkanı seçildi.
Evet, Gül şu anda 27 Nisan Muhtırası'nın akıl hocası Kanadoğlu'nun mirasçılarıyla birlikte Erdoğan'ın altını oymaya çalışıyor.
Başı sağ olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)
- Yavaş’ı İmamoğlu medyası vuruyor (09.11.2024)
- Trump kazanınca kaybedenler (08.11.2024)