Başkan Erdoğan'ın açık destek verdiği, MHP Lideri DevletBahçeli'nin 1 Ekim'de başlattığı "el uzatma" ve Öcalan çağrısı, bütün saldırılara rağmen güncelliğini koruyor. Dahası Bahçeli her grup konuşmasında hem ilk sözünün arkasında duruyor hem de yeni pencereler açıyor. Son grup konuşmasında da derin bir bölge ve küresel sistem analizi yapıyor ve Türkiye'nin önüne mecburi bir hedef koyuyor: "Türkiye artık feleğin çemberinikırmalıdır. Makûs talih heptendeğişmelidir."
Bunun tarihsel nedenleri de var ama daha çok çevremizdeki gelişmelere dikkat çekiyor: "Zira sınırlarımızın hemendibinde oynanan karanlık oyunlarınson sahnesi Türkiye'de kurulmakistenmektedir." Bahçeli, işte bu karanlık oyunlara karşı siyasi hayatının en büyük riskine girdi ve herkesi şoke eden Öcalan'a terörü bırakma çağrısını yaptı.
Bu çıkış üzerine neler neler söylendi. Kimi oy hesabına dayandırdı, kimi Başkan Erdoğan'ın haberi olmadığını söyledi, kimi de geri adım atacağını yazıp durdu.
Oysa Bahçeli girdiği riskin bedelini tıpkı Erdoğan'ın çözüm süreçlerinde söylediği "Beyaz kefenimizi giydik" sözü gibi bir yaklaşımla güçlendirdi ve "Osmanlı devlet ricalinin taktığısarıkların içinde kefen vardı, kiölümü unutmasınlar diye" hatırlatmasını yaparak adeta meydan okuyordu.
Bu çıkışın ve gerilimli süren tartışmaların üzerinden yaklaşık 1.5 ay geçti. Muhatap Öcalan'dan "hazırım" cevabı gelirken, diğer muhatap DEM Parti'den sadece 70'li yılların sol gruplarını hatırlatan bir bildiri geldi. En sert cevabı ise Kandil baronlarından Mustafa Karasu verdi: "50 yıldır mücadele ediyoruz,silah bırakmayız."
Muhatap cephesinde sert çıkan da vardı, "Bekleyelim görelim" diyen de. Henüz bir netlik yok. Bunun nedeni de ABD ve faşist İsrail yönetiminin bölgedeki emperyalist hesapları için PKK ve YPG'yi bir aparat olarak kullanmak istemeleri. Son 10 yılda PKK'ya ciddi silah ve para yardımı yaptılar.
Oysa bu hazırlığın nasıl kanlı bir tuzak olduğunu, bölgedeki bütün siyasi aktörler ve halklar hem 100 yıl önceden hem de son 30 yılda Irak, Suriye ve Gazze'de dökülen kanlardan, katledilen milyonlardan biliyor. Bu güçler yakın tarihin hiçbir döneminde kardeşlik hukukunun, barışın hayata geçirilmesine destek vermedi, tam aksine bütün çözüm adımlarını onlar sabote etti. Bu gerçeği sık sık dile getiren isimlerin başında da Öcalan geliyor.
MHP Lideri Bahçeli son grup konuşmasında tam da bu noktaya dikkat çekerek yeni bir çıkış yaptı: "Buradan bütün Kürt kardeşlerimesesleniyorum. PKK, Kürtleritemsil edemez. Şimdi açıkçagörüldü ki, bir adım ileri gitmekiçin yola çıkanları engellemeyeçalışanlar vardır. Dün teröristbaşınınyoldaşı olanlar, şimdiAmerika'nın uşağı olmuşlar.Biden'ın üvey evlatlarına, Türkmilletinin asil evlatlarını kurbanedemeyiz. Buna hakkımız yok.Gelin bir olalım, beraber olalım,hep beraber Türkiye olalım."
Bahçeli'nin "ABD uşakları" tespiti bir "yol ayrımı" uyarısı.
Bu ayrımı da sadece Öcalan netleştirebilir. Nasıl bir biçim bulunur bilemem ama Öcalan, kurduğu örgütün Amerika'yla mı kol kola gireceğini yoksa bin yıllık Türk-Kürt ittifakıyla mı yola devam edeceğini bir an önce açıklamalı.
Tabii sadece Öcalan değil, kurduğu PKK örgütünün siyasi veya silahlı uzantıları, en başta da eski ve yeni DEM Partililer artık kararını vermeli. Bölgede ABD ve siyonist İsrail'in milis kuvvetleri ya da siyasi ayakları mı olacaklar yoksa terörsüz siyaset yaparak Türkiye Cumhuriyeti'nin ortağı mı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.