‘İlimlerine ihanet eden iktisatçılar, kavas siyasetçiler’
21.12.2021, Salı
Sık sık bu köşede 1947'den sonra ABD'yle yapılan ikili antlaşmalara, Marshall yardımlarına değiniyor ve bu süreçle Türkiye'ye nasıl "siyasi ve askerideli gömleği" giydirildiğine dikkat çekiyordum.
Konuyu tekrar hatırlatmamın nedeni, bugünlerde Türkiye ekonomisinin derin bir kur krizi yaşıyor olması. Bildiğim kadarıyla Türkiye, 1958'den bu yana kur-faiz ve borçlanma sarmalından bir türlü çıkamadı. Bunu da iç kargaşa, darbeler ve idamlar izledi.
Bu makûs talih hiç değişmedi.
Bugün de aynı kısırdöngüyle karşı karşıyayız. Bir süredir Başkan Erdoğan, tam da bu meseleye dikkat çeken yeni bir ekonomik modelden söz ediyor. Birileri itibarsızlaştırmak için "Çin Modeli" dese de işin bambaşka bir derinliği olduğu, son günlerde "yazdığı raporla" gündem olan Şefik Çalışkan'ın söylediklerinde gizli... Çalışkan, Dünya gazetesine verdiği röportajda kendisini şöyle tanımlıyor: "Asıl işim şirket doktorluğu.Bankacılıkta birçok kademe ve özel sektördeüst düzey yöneticilik tecrübelerimvar. Ancak yıllardır yaptığım iş, hastaolan şirketleri iyileştirmek."
Önerdiği modelin adını da şöyle açıklıyor: "Parasının Değerini Düşük TutanÜlkelere Karşı Yerli Üretimi KorumaModeli."
Çalışkan'ın önerdiği Yeni Ekonomik Model'in nasıl seyredeceğini göreceğiz ama satır arası söyledikleri Türkiye'nin 70 yıldır üzerinden çıkaramadığı "deli gömleği"nin ne olduğunu anlatıyor:
İsterseniz klasik iktisatçıların ezberini bozacak şu yaklaşımla başlayalım: "Bizim imalatçı firmalarımız yıllardırparasının değerini düşük tutan ülkelerdenyapılan ithal ürünlerle rekabetedemeyip batıp gitmekte. Haydi, birkaçfirma kötü yönetim yüzünden batsınama gördüğüm onlarca ve hatta yüzlercefirma sadece bu nedenden dolayı batıpgitmekte. Ülkemizin para ve maliye politikası;işadamlarımızı batırmak, işçilerimiziişsizliğe mahkûm etmek ve devletimizide vergisiz bırakmak için kurgulanmıştır. Bu durum ülkemizi; siyasal olarakistikrarsız, sosyal olarak huzursuz, ekonomikolarak geri, psikolojik olarak gerilimliyapmaktadır."
Şimdi gelelim Türkiye'yi bu tabloya mahkûm eden ilk adıma... Çalışkan tam bu noktada başta yaptığım tespitlere atıf yapıyor: "Ülkemize adeta deli gömleği giydirilenbu kurgunun başlangıcı 1947Marshall yardımları ve Sovyetler'in baskısıüzerine Batı Bloku'na demir atmamızve nihayet 1952 NATO sürecidir. Bu tarihten sonra ülkemiz, askeri veekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir."
Bu sonuca nasıl gelindiğini de şöyle anlatıyor: "Ülkemizin siyasi ve ekonomi politiği,ABD tarafından kendisinin siyasimandası, askeri ve ticari pazarı;Avrupa'nın da önce hammadde ve insankaynağı, şimdi de sıcak para ve ticaripazarı olarak tasarlanmıştır. Bugün ekonomimizi sömürgeleştiren,düşük kur yüksek faiz politikasıdır."
Bu politikanın yanlışlığını yıllardır dile getiren Kemal Kurdaş, Oktay Yenal, SadunAren ve Ege Cansen gibi ekonomistlerin söylediğine de dikkat çeken Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Geçmiş iktisat politikalarında krize reçete yazarken hemen faizler yükseltilir, kurlar artırılır, devlet ve şirketler küçültülür, enflasyon ve işsizlik de hızlı artardı. Sonra dış sıcak para haramilerine IMF tarafından soygun garantisi verilir, içerde de IMF'nin sufle ettiği ilimlerineihanet eden iktisatçılarımız vekavasa dönmüş siyasilerimiz, felç olmuşvatandaşa ve şirketlere sabredin tuluatınabaşlardı. Bu politika ile halk fakirleştirilir, iç tüketim düşer, ihracatçılarımız saman alevi gibi biraz parlar, sonra sönerdi."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.