Sokakta, kahvede, evde hep aynı şey konuşuluyor: CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu ne yapmak istiyor? Gerçekten aday mı?
CHP'lilerin büyük çoğunluğu, Kılıçdaroğlu'nun aday olacağına inanıyor ama kazanacağından emin değiller. İşin püf noktası tam da burası...
Sadece onlar değil, en son ittifak ortakları İP Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın da öyle düşünüyor ki, Kılıçdaroğlu'nun adaylığıyla ilgili bir soruya şu cevabı veriyor: "Kendisinden talip olduğunuduymadım ama bizim bir ilkemizvar. (...) Kazanamama ihtimaliolan birinin uygun olmayacağınısöyleyeceğiz, sonuç odaklı düşüneceğiz."
Bu gerçeği Abdullah Gül, MeralAkşener, Temal Karamollaoğlu vetabii ki Biden biliyor da Kılıçdaroğlubilmez mi?
Bilmez olur mu, bal gibi biliyor. Bildiği için de uzun zamandır "tahripsiyaseti" izliyor.
Başından beri ülkesi ve partisi CHP dahil, kurumları, ilkeleri, hatta gelenekleri tahrip etmek için elinden geleni yapıyor.
AK Parti'ye oy veren vatandaş dahil gayri meşru ilan etmediği kurum, siyasetçi ve toplumsal kesim kalmadı. Devlet görevlilerinden sanatçılara kadar önüne gelene hakaret etti.
Sonunda bütçe görüşmelerinde o çirkin hareketi bile yaptı.
Peki, böyle bir siyasi aktör yarın nasıl cumhurbaşkanı adayı olacak? Bu kadar kırıp döken, hakaret eden biri, güven veren cumhurbaşkanı adayı olabilir mi?
Dahası var, Kılıçdaroğlu hem aday olacağını, iktidarı alaşağı edeceğini söylüyor hem de "sembolik-tarafsız" bir cumhurbaşkanı tarifi yapıyor. Bu tarife kendisi bile uymuyor.
Şimdi gelelim asıl soruya: Peki oy alamayacaksa bunları neden yapıyor? Bir tek nedeni var: Kaos havasını sürdürmek...
Bu bir görev... Hatırlayın, Akşener nasıl "Ben başbakan olacağım" diyerek engel olmayacağını, 2018'deki gibi direnmeyeceğini söyleyip çekildiyse, Kılıçdaroğlu da tahrip siyasetiyle siyaseti itibarsızlaştırarak, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirerek aynı şeyi yapıp kenara çekilecek ve kimsenin de gıkı çıkmayacak. Hatta alkışlanabilir bile...
Böylece küresel güçlerin de güven duyduğu ve "sembolik" cumhurbaşkanı olmayı kabul edecek esas oğlanın önünü açmış olacak.
Esas oğlanın kim olduğu da belli: Abdullah Gül... Gül-Kılıçdaroğlu ilişkisi yeni değil, uzun zamandır bu iki siyasi aktör arasında gizli saklı derin bir ilişki var. Babacan'ın deyimiyle Gül, "görünür" olmasa da bütün bu süreçlerin tam "göbeğinde" yer alan bir isim...
Daha şimdiden onun altyapısı da oluşturuluyor. Bir araştırma şirketi şöyle bir soru sormuş: "Sizin tercih ettiğinizkişi dışında bir aday belirlerse,yine de Millet İttifakı'nın adayınaoy verir misiniz?"
Cevap: "Yüzde 99 evet veririz..."Demek ki CHP'liler yine "tıpıştıpış" sandığa gidip oy verecek.
Bu hesabı bir tek kişi bozabilir: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu... Şu ana kadar Millet İttifakı içinde ondan daha fazla cumhurbaşkanlığı makamını isteyen yok. Her adımını o makama göre atıyor. Son günlerde Kılıçdaroğlu'na "Ben vazgeçtim" dese de içten içe ona çok kızıyor ve öfkeli. Bu durumda ona açık destek veren, Fatih mertebesine çıkaran Akşener ne yapar bilinmiyor. Kendisi için geri adım atan Akşener, bu kez de İmamoğlu üzerindenGül'e hayır mı der yoksaİmamoğlu'nu satar mı?
Her ihtimalde çarşı acayip karışacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.