CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, ömrünün sonbaharındaöyle bir hamle yaptı ki, deyimyerindeyse Dimyat'a pirince giderken evdekibulgurdan olabilir.
İlk videosunda söyledikleri çok sertti: "Benim liderliğini yaptığım partiningeçmişte derin yaraları vardı.Uzun süredir bu yaraları yaratan o sistemideğiştirmekle uğraştım..."
Gördüğünüz gibi Kılıçdaroğlu, partisi CHP'nin toplumda açtığı yaraları açık açık itiraf ediyordu. Dahası 10 yıl içinde CHP'de hâkim olan ve "o yaraları açan sistemi" de değiştirmişti. Müthiş bir kararlılık... Ancak ortada bir soru vardı; bu büyük hesaplaşmayı göze alan Kılıçdaroğlu, son 10 yılda FETÖ'yle ilişkileri, 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" demesini ve ülkeyi geren siyasi yalanları nereye koyacaktı?
Önceki gün bu yakın geçmişindeki şüpheler nedeniyle "çark" edip etmeyeceğini yazmıştım. Uzun sürmedi ve iki gün sonra çark etmek zorunda kaldı. CHP Grubu'nda Varlık Vergisi'nden darbelere, Soma'dan Roboski'ye kadar hedefi CHP'den uzaklaştırıp genele yaymaya çalıştı.
Aynı şeyi bir gün önce İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da yapmıştı. O da Kılıçdaroğlu'nun helalleşmeyle ilgili sözlerinden "Varlık Vergisi" zulmünü "ustaca" çıkarmış, işi hafifletmeye çalışmıştı.
Ancak ok yaydan çıktığı için işe yaramayacaktı. Çünkü bu itiraf, CHP'yi de Kılıçdaroğlu'nu da yaptıklarıyla yüzleşmek zorunda bırakacaktı. Buradan kaçış yoktu.
Şu anda CHP içinde ve çevresinde bu nedenle derin bir çöküş havası var ve Kılıçdaroğlu'nun "yara" itirafı CHP'nin "aydınlanmacı" tarih tezlerini yerle bir etmiş durumda. İş öyle bir noktaya vardı ki, artık kimse Kılıçdaroğlu'nun samimiyetine, kendi dönemine ilişkin helalleşme isteyip istememesine bakmıyor.
İşin özü, yıllardır söylenen ama kabullenilmeyen CHP tarihindeki "yaralar"ın birCHP genel başkanı tarafından itirafedilmesiydi.
Bu durum, eski yeni bütün CHP'lileri öfkelendirdi. CHP kadrolarında sessiz bir isyan varken parti dışında kalanlar, Kılıçdaroğlu'nun istifasını istedi.
Eski CHP Meclis Başkanvekili YılmazAteş şöyle diyor: "Bu nokta ve konum nedir, arkasındakigüçler kimlerdir ki Atatürk'ü,partiyi ve bu devleti sanık sandalyesineoturtuyor. Sözlerine açıklıkgetirmek durumundadır. Aksi takdirdeCHP tarihinden 'özür' dilenecekkadar utanç duyan birinin yapacağıonurlu davranış, getirildiği koltuğubırakmasıdır."
Helalleşme çıkışına en sert tepki verenlerden biri de eski CHP milletvekili gazeteci Barış Yarkadaş'tı. Yarkadaş, bu çıkışın neye mal olacağını şöyle yazdı: "Bakın; göreceksiniz, bu söz, sadeceKılıçdaroğlu'nun değil, CHP'nin depeşini bırakmayacaktır!"
Doğru söze ne denir? Sonra da ekliyor:
"Kılıçdaroğlu, bu sözü sarf ederken, 'Tarihsel olaylar, yaşandığı zaman dilimi içinde değerlendirilir' ilkesini göz ardı etmiş ve belki de farkında bile olmadan,toptan bir reddiye içine girmiştir."
Eh, kendi partilerine kurulan kaset komplosunu unutanlar, FETÖ'ye kol kanat gerenler doğal olarak "belki de farkındabile olmadan" diyerek, teselli niyetine bir açık kapı bırakıyor. Oysa CHP ve çevresi bu siyasi operasyonun nasıl planlandığını görüyor olsaydı, ne CHP iç siyasette bu kadar savrulur, ne de emperyalizmden medet umar hale gelirdi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.