Bu soru peşini bırakmayacak
Sağa sola saldırması, agresifleşmesi, çıktığı her televizyonda gazetecilere ayar vermesi ve umursamaz bir biçimde siyaseti yalanla harmanlaması ortaya öfkesini kontrol edemeyen bir siyasetçi profili çıkarttı.
Başka örnekler vermeye gerek yok, bütün bu denilenleri son olayda görmek mümkün. Genç bir esnafla tartışmasında her şey var.
Öfke, ötekileştirme, aşağılama...
Genç esnafa "Ukalalık yapma" ya da "Senin beynin uyuşmuş..." gibi aşağılayan sözler söylemesi bir siyasetçinin tahammülsüzlüğünü ve sınır tanımayan "kibrini" gösteriyor.
Bu kibre en iyi cevabı da yine o genç esnaf Eyüp Keskin verdi:
"Böyle bir göreve soyunmuşsanız, taraflı tarafsız herkesin söylediklerini olgunlukla dinleyeceksiniz."
Peki, İmamoğlu'nu böylesine öfkeli ve saldırgan yapan ne? Neyi gerekçe gösterirse göstersin, gerçek olan şu; İmamoğlu sorulan o soruya açık ve samimi bir cevap vermedi.
Soruyu bir kez daha hatırlayalım: "PKK'ya ve FETÖ'ye ve özellikle yabancı basının Türkiye ve İstanbul seçimleri üzerinden tartıştığı meselelere ilişkin bir mesajınız var mı?"
Verdiği cevaba bakın; "Ne olabilir ki, gelin Türkiye'yi hep beraber yönetelim. Sayın Cumhurbaşkanı, sayın 24 Haziran'da yetki alan AKP'liler..."
Bu cevabın şüphe yaratmaması mümkün değil. Siyasetçi hesapçı yaklaşırsa olacağı bu... Sonradan aklına gelmişçesine rotayı Cumhurbaşkanı ve AK Parti'ye çevirdiği algısı nedeniyle verdiği cevap hem tartışmalara yol açtı, hem de o soruyu soran gazeteciyi şaşırttı.
Bu tartışma ve gerilime rağmen ne yazık ki hâlâ kamuoyu İmamoğlu'nun PKK ve FETÖ hakkında ne düşündüğü bilinmiyor. Cümleler arasına isim vermeden sadece "teröre karşıyım" diyerek bu soru geçiştirilemez. Toplum açık ve net bir cevap bekliyor. Tıpkı uzun süre YPG'yi terör örgütü görmeyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi.
Anlaşılan İmamoğlu, 23 Haziran seçimlerine kadar PKK ve FETÖ konusuna girmeyecek. Ama bu soru da onun peşini bırakmayacak.
Siyasette yalan rüzgarı
CHP'nin adayı İmamoğlu gittiği her televizyon yayında siyasi rakipleri hakkında ince yalanlarla da dikkat çekiyor. Önce Binali Yıldırım'la ilgili şu algıyı hatırlatalım. Seçim gecesi saat 23.25'te ekrana çıkıp "Biz kazandık" diyen Yıldırım'la ilgili bizzat İmamoğlu şu algıyı yaydı. "Binali Yıldırım ekrana çıktı ve 3800 oyla kazandık" dedi.
Oysa bu doğru değildi çünkü Yıldırım, o gece 3800 oydan hiç söz etmemişti. İkinci olay da YSK'yla ilgiliydi. YSK mazbatayı verdiğinde "YSK'ya güveniyorum" diyen İmamoğlu bu sözleri kendisine hatırlatıldığında, "Hayır, ben öyle bir şey demedim" cevabını verdi.
Oysa kayıtlar ortada duruyor. Genç bir siyasetçi daha yolun başında işe "yalanla" başlıyorsa yarın neler yapmaz ki...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Terör biterse ne öne çıkar? (29.11.2024)
- Türkiye, Gazze’de nasıl bir rol üstlenecek? (28.11.2024)
- Adliyede Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin öfkesi (26.11.2024)
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)