Yüksek Seçim Kurulu (YSK)'nun gerekçeli kararı açıklandı ama tartışma bitmedi. Çünkü seçimin iptal edilmesine karşı çıkan kesim, öyle bir ruh hali içinde ki itiraz hakkına bile tahammülleri yok. Bu yüzden YSK, ağzıyla kuş tutsa, AK Parti düşmanlığı üzerinden kutuplaştırılan bu kesimlerin ikna olması çok zor.
Oysa önümüzde YSK'nın ortaya koyduğu basit ama somut tespitler var. Sırayla okuyalım: "Usulüne uygunolarak düzenlenmeyenbir sayım dökümcetveli olmadan partiveya adayların aldığıoyların doğru tespitedildiğinden ve sandıksonuç tutanağına parti veya adayınaldığı oyların doğru olarak geçirilmişolduğundan bahsedilemez."
"İstanbul ili genelinde; Yukarıda dökümügösterildiği şekilde, 18 adet sandıktasayım döküm cetvelinin hiç bulunmadığı,90 adet sandıkta ise sayımdöküm cetvellerinde sandık kuruluimzalarının bulunmadığı görülmüştür."
Bu tabloda, döküm cetveli olmayan veYSK'nın "yok hükmünde" saydığı 108sandık var ve o sandıklardaki oy miktarı30 bin civarında. Bu da Binali Yıldırımve Ekrem İmamoğlu arasındaki 13 binoy farkından fazla olduğu için seçimlerinyenilenmesi kararı verildi.
YSK bu kararını da şu gerekçeye dayandırdı:
"Seçim sonucunun belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olansayım döküm cetvellerinin 108 sandıktadüzenlenmemiş olması, bu sandıklardakiseçim sonucunun güvenilirliğiniciddi biçimde zedelemektedir. Sayım döküm cetvellerindeki bu eksiklik, tek başına seçim sonucuna müessir olmamakla birlikte, sandık kurulu başkanlarının kanuna aykırı biçimde belirlenmesi ile birlikte değerlendirilmiştir."
Karara itiraz edenler şu gerekçeye sarılıyor: "Oyların çalındığına dair belge yok"
Aslında daha önce aradaki 29 bin oy farkınınbüyük oranda kaydırmaların düzeltilmesiylekapanıp yarıdan daha aza, 13 bincivarına inmesi oyların çalındığını gösterdi. İşi sulandırıp "mağduriyet" oluşturma hesabı yapmak bu gerçeğin üstünü örtmez. Dahası bir seçimin yenilenmesi için "oylarınçalınması" da gerekmiyor, bazen "seçimleregölge düşmesi" bile yeterli.
Daha önce bu köşede Avusturya'daki Cumhurbaşkanlığı seçimi örneğini yazdım. O seçimleri solcu aday 30 bin 863 oy farkıylakazanmıştı. Rakibi sağcı aday bunaitiraz etti. İtirazın gerekçesi şuydu: "Postayoluyla gönderilen oyların sayılmasındausul hataları yapıldı."
Sadece o hatalardan birini söyleyelim;mektupla gönderilen oylardan 58 bin374'ü yetkili olmayan kişiler tarafındansayıldı. Bu da aradaki oy farkındafazlaydı. Avusturya Anayasa Mahkemesibu itirazı kabul etti ve seçimleri yeniledi. İştemahkemenin kararı:
1- 7 bölgede mektupla kullanılanoyların sayımı yasadışı yapıldı.
2- Seçim kurulu tarafından bellikişilere kısmi sonuçlar seçimlerin bitişindenönce sunulması, seçim özgürlüğüilkesini ihlal ediyor.
Gördüğünüz gibi oyların çalındığına dair bir ibare yok. Avusturya Anayasa Mahkemesi saatinden önce yapılan sayımı "yasadışı", kısmi sonuçların bazı kişilere seçimlerin bitişinden önce sunulmasını da "seçim özgürlüğüilkesini ihlal" olarak sayıyor.
Ve orada 6 milyon insan bir kez daha sandık başına gitti ve kimse de kalkıp, "seçmeniradesi yok sayılıyor" demedi. Tam tersine seçimin yenilenmesi kararını Sosyal Demokrat Parti'den Avusturya Meclis Başkanı Doris Bures şöyle yorumladı: "Hukukunüstünlüğüne güveni güçlendirdi."
Bizim de aynı demokratik olgunluğu gösterip, halkın iradesine bir kez daha başvurmaktan korkmamamız gerekiyor. Çünkü YSK seçmen iradesini yok sayıp, mazbatayı bir başka adaya vermedi. Sadece seçime düşen gölgeyi kaldırmak için sandığı işaret etti.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.