23 Haziran'da yapılacak İstanbul seçimlerine tam 33 gün var. Siyaset için uzun bir süre ve çok şey değişebilir. En başta da 31 Mart'ta CHP'nin siyaset mühendisliğiyle oluşturduğu ve bazı muhafazakar siyasi aktörlerin de destek verdiği CHP-İP ve HDP ittifakı eski haliyle sürmeyebilir.
Bu şaşırtıcı değil çünkü AK Parti karşıtlığı dışında bu ittifakı bir arada tutan hiçbir siyasi ilke yok. Bu ilkesizlik yüzünden CHP adı öne çıkartılmıyor, CananKaftancıoğlu gibi toplumu irite edici siyasi aktörler sahadan uzak tutuluyor ve parlatılan Ekremİmamoğlu suya sabuna dokunmayan "sevgi pıtırcıkları" siyaseti izliyor, o kadar... İmamoğlu, bazen ipin ucunu kaçırsa da açık ve net Türkiye'nin temel siyasi sorunlarına ilişkin tek kelime etmiyor. Edemez de çünkü birini memnun etse öteki ayağa kalkacak.
Ortada yapay bir ittifak var ve bu da o ittifakın her an dağılabileceğini gösteriyor.
Bunun ipuçlarını şimdiden görmeye başladık bile. Konjonktürel her fırsatı, siyasi pazarlığa çevirme konusunda mahir olan HDP ve çevresinde, şimdi çok yoğun biçimde "AK Parti'yemi oy verelim yoksa CHP'ye mi?" tartışması yapılıyor.
Bunun işaretini ister Öcalan versin, isterse kendileri akıl etmiş olsun sonuç değişmiyor, tartışma şu an itibariyle başlamış ve CHP'nin oluşturduğu ittifak sorgulanıyor.
Tartışmayı "Kürtler, İstanbul'da AK Parti'ye oy verebilir" sözleriyle başlatan HDP Milletvekili İmam Taşçıer, şöyle diyordu: "Geçmiş seçimlerde AKP'ye oy veren300 bine yakın Kürt vardı. Bunlar da 31Mart seçimlerinde AKP'ye oy vermedi. Ama gidip CHP'ye de oy vermedi. ÇünküCHP'nin Kürtlere yönelik geçmiş sicilide bozuk. Dolayısıyla Kürtler artık kendiçıkarları doğrultusunda, pragmatist birşekilde oyunu kullanacak."
Bu çıkışa ilk destek, terör örgütünün etkiliisimlerinden Selahattin Demirtaş'ın kardeşiNurettin Demirtaş'tan geldi. Demirtaş, BeseHozat ve Duran Kalkan gibi terör örgütü tepeyöneticilerinin "İmamoğlu'nu destekleyeceğiz"açıklamalarına rağmen İstanbul seçimleriyleilgili şu değerlendirmeyi yapıyordu: "CHP Kürt oylarını çantada keklikgörmemelidir. AKP ile çözüm olur muolmaz mı tartışması ayrı bir konu, buradaifade etmeye çalıştığımız bu misyonuCHP'nin yüklenmesi gerektiğidir. Fakat CHP bu sorumluluk altına girmediğihalde Kürt halkından destek bekleyemez."
Anlaşılan Batı Yakası'nda çarşı karışıyor. Daha önce de yazdım, gözünü AK Parti düşmanlığıyla karartan CHP, şiddetle ilişkisini sorgulamadığı HDP'yle "ittifak" yapmayı bile açıkça üstlenemedi. 7 Haziran'da HDP'nin aldığı yüzde 13 oyu Kandil'e peşkeş çekmesine de itiraz etmedi. Bu yüzden uzun yol yürümeleri kolay olmayacak. Bu yol, hiçbir siyasi riske girmeden sadece HDP'yi yöneten solcuların Erdoğan düşmanlığıyla da yürümez
Şimdi seçime giderken HDP, CHP'nin kendisiyle ilgili açık siyasi tavır koymasını istiyor. Bunu da bir pazarlık olarak kullanıyor. Burada önemli olan CHP'nin HDP'ye nasıl tepki vereceği. O tepki de HDP oylarının yönünü belirleyecek.
Bu da doğal olarak AK Parti için yeni bir fırsat sunuyor. Buna muhafazakar Kürtleri ve sandığa gitmeyen AK Partili seçmenleri de ekleyin, 23 Haziran'da bambaşka bir tablonun ortaya çıkması şaşırtıcı olmayacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.