Utanç manşetleri
Bu cümlenin Türkçesi şu: Yargıdan umut kesilmişse silah kullanmak haktır. Bu tespitin yalan ve yanlış olduğu bir yana, yaşanan terörün gerekçesi olarak bir gazetenin manşetinden sunulması dehşet verici. Terörün hiçbir gerekçesi olamaz.
Şu satırların yanına elindeki silahı bir savcının başına dayayan teröristi koyar, ona da "polislerin kimliğini talep eden eylemciler" derseniz, ardından söylediğiniz "her türlü şiddete karşı durmalı" sözünüzün hiçbir anlamı kalmaz.
Ortada bir yargı mensubuna, dahası yargıya yöneltilmiş açık bir terör eylemi var. Talepleri de o zihniyete uygun: "O isimlerin halkın karşısına çıkıp canlı yayında suçlarını itiraf etmesini istiyoruz. Daha sonra tabii ki o suçun cezası neyse halk tarafından halk mahkemesinde verilmesini istiyoruz."
Aklı başında hiç kimse veya devlet bunu kabul etmez. Bu durumda, elinde silah adliyeye girip can alanları "eylemci" olarak yani "demokratik eylem" yapanlar olarak göstermek ikiyüzlülük bile değil resmen yalancılıktır.
Siyasetçiler veya medya mensupları bu gerekçeyle terörü haklı gösteremez. Dahası iki ay sonra bir seçim var. Çıkın meydanlara, bu halka söyleyecek sözünüz varsa sandık size cevap verir. Ama işin doğrusu sizin asıl derdiniz bu halk...
O halkta bir karşılığınız olmadığı için "teröre" bile prim verecek kadar uçlara savruluyorsunuz. Geçmişte gördük, sağ veya sol örgütler kullanılarak darbelere zemin hazırlandı. Şimdi muhalefet cephesinde ve medyadaki kirli akıllar, iç ve dış derin yapıların desteğiyle yeni bir çatışma hattı oluşturmaya çalışıyor.
Bu kirli oyun bilindiği halde, ikide bir seçimlere giderken "iktidar gerilim istiyor" yalanını da artık bırakın. Gerilimi asıl isteyenlerin sandıktan korkanlar, sokakları ateşe verenler ve kriz duasına çıkanlar olduğunu herkes biliyor.
Bakın şunu söyleyen de sizsiniz: "AK Parti hükümeti, her seçim öncesi PKK'yi kandırıp ateşkes sağlıyor." İyi de hem çatışma olmasın diye PKK'yi kandıran bir iktidardan söz edeceksiniz hem de o iktidarın gerilimden beslendiğini "korkulan oldu" diye ilan edeceksiniz. Böylece güya şiddet ve teröre karşı bir duruş sergilemiş olacaksınız. Siyaset üretememe, güçlü siyasi aktör çıkartamama ve her seçimde yenilgiyi tatma sizi bunalttı. Bu yüzden ne zaman ne söyleyeceğinizi de şaşırdınız.
Aynı şeyi Gezi'de o çocuklara güzellemeler dizip kışkırtarak, 17-25 Aralık darbesine imza atan Paralel Yapı'nın bu ülkeye yaptığı kötülüğe destek vererek ve her sorundan kaos ve kriz çıkartmak için çaba harcayarak yaptınız ve yapmaya da devam ediyorsunuz. Ama bilin ki işe yaramayacak, ikiyüzlülüğünüz ve yalancılığınız çok net ortaya çıktı. Yolun sonu görünüyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Üç siyasi aktör ve iç cephe (01.10.2024)
- İsrail nereye kadar? (29.09.2024)
- İmamoğlu’na siyasi yasak kimin işine yarar? (28.09.2024)
- Putin’in Türkiye mesajı (27.09.2024)
- Rusya Senatosu’nda tarihi konuşma (26.09.2024)
- Türkiye’nin hamleleri ve Rusya gezisi (24.09.2024)
- CHP, DEM Parti ve ilk 4 madde (22.09.2024)
- Özel’in ‘rakı’ siyaseti (21.09.2024)
- Aselsan 1919’a ne oldu? (20.09.2024)
- Çağrı cihazı terörü ve hatırlattıkları (19.09.2024)