- 31.01.2025, Cuma
‘Süper Güçler’ gerçekten süper güç mü?
Gerekçesi net: her üç ülkenin dünya ölçeğinde ve/veya bölge ölçeğinde sebep oldukları rahatsızlık, tahribat ve zarar, insani kodlar ve evrensel değerler açısından sahip oldukları sicil, bu ülkeleri 'süper güç' olmaktan çok, istediği sonucu elde etmek için her türlü tehdidi ve operasyonu mubah gören birer 'küresel feodal'a dönüştürmüş durumda. ABD, Rusya ve Çin'in tüm küresel sisteme yükledikleri belirsizlikler o kadar ciddi bir boyut kazanmış durumda ki, artık bildiğimizden fazlasını bilmediğimiz, idrak ettiğimizden fazlasını idrak edemediğimiz bir 'belirsizlik çağı'na dibine kadar gömülmüş durumdayız. Oysa, 21. Yüzyıl'a girerken, dünyanın önde gelen düşünce kuruluşları yeni bir 'akıl çağı'nın başladığını iddia ediyorlardı. Bugün ise, 1. Soğuk Savaş döneminde dahi görmediğimiz ölçüde ülkelerin birbirlerini işgal etmekle, nükleer bir savaş çıkarmakla, 'feodal düzenleri'ne karşı çıkan, itiraz eden ülkeleri ekonomilerini çökertmekle tehdit ettikleri, 'deliliğin', 'akıl tutulması'nın artık uluslararası ortamı ele geçirmiş olduğu bir tablonun tam ortasındayız.
Uluslararası temel ilke ve kuralları hiçe sayan bu derece ürkütücü bir 'küresel feodalizm' döneminin tüm uluslararası sisteme hakim olduğu bir ortamda, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulmuş olan küresel düzenin temel yaklaşımlarıyla, uluslararası sistemin bilenen aktörlerince son 150 yılda kabul görmüş geçmişteki uluslararası ekonomi-politik sistem veya modele asla benzemeyen bir tuhaf ortamın içindeyiz. Üstelik, giderek güç kazanan bu 'küresel feodalizm'i besleyen en büyük tehlike ise 'teknolojik ve dijital oligarşi'. Gerek G20, gerekse de Küresel Güney ülkeleri içinde yer alan bir grup yükselen ekonomi ise bu boyutta bir 'akıl tutulması' ve 'yoğunlaştırılmış kötülük' ekosisteminin tüm dünyayı bir 3. Dünya Savaşı'na sürükleyip sürüklemediğini sorgulamaktalar. Türkiye olarak, bölgesel ve küresel ölçekte, barış, istikrar ve insanlık adına tüm samimi, kararlı, inançlı, sorumlu mücadelesini yüreğiyle ortaya koyan, geniş coğrafyalarda büyük bir sevgi ve hayranlık uyandıran bir ülke için tarihin en zor sınamalarından birisinden söz ediyoruz. Çünkü, 'küresel feodalizm'i temsil eden güç merkezleri öyle bir noktaya gelmiş durumdalar ki, 'derin müttefiklik' anlayışı içerisinde sadece 'biat' istiyorlar. Hiçbir konuda kendilerine itiraz edilmesine, temel değerlerin hatırlatılmasına tahammülleri yok.
Başkan Trump'ın ikinci dönemini böyle bir küresel ortamda dikkatlice analiz etmemiz gerekiyor. BM'nin 17 sürdürülebilir kalkınma amacı için (SKA) veya küresel iklim krizi ile kolektif mücadelede, uluslararası çok taraflı teşkilatlar için, ekonomik ve siyasi parçalanmanın daha da derinleşeceği önümüzdeki dönemde, ülkeleri birlikte hareket etmeye, çaba sarf etmeye ikna etmek çok daha zor olacak. ABD'nin 100 yıl önce hız verdiği ve 80 yıl önce ilan ettiği küresel sisteme tam hakimiyet ideolojisi 'Titanik' gibi pek çok yerinden su alırken, bu tablo ABD'yi daha da hırçın hale getirir iken, ABD'nin samimiyetle kendi içine dönüp, son 80 yıldır, Orta Doğu, Asya ve Latin Amerika'da sebep olduğu onca yıkımı, onca trajediyi gözden geçirip, küresel ölçekte daha 'hayırhah', daha yapıcı bir tutum sergilemeye geçmesi, bugünkü koşullarda tümüyle hayal. ABD'nin son 10 yıldır giderek dozajı artan hırçın tavrını tek dengeleyebilecek aktör olan Avrupa Birliği ise, aynı 10 yılı zihinsel sıkışmaları ve 'çifte standart' uygulamaları nedeniyle itibar erimesiyle geçirdiğinden, 'küresel feodalizm'in yükselişini durdurarak, dünyayı yeniden 'akıl çağı' rotasına döndürebilecek tek imkan Türkiye'nin de içinde yer aldığı 4-5 yükselen ekonomiye kalmış gözüküyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yenilebilir enerjide hedefe 6 bin 700 gigavat kaldı (02.04.2025)
- Dünyanın geleceği için Türkiye’den küresel inisiyatif (31.03.2025)
- Yeni bir ‘Elektrik Çağı’ geliyor (28.03.2025)
- ‘Öngörülebilirlik’ ve makro performans güçlü (26.03.2025)
- Avrupa niye ‘yeni güvenlik mimarisi’ peşinde? (24.03.2025)
- OECD’den kritik uyarı: ‘Öngörülebilirlik Azalıyor’ (21.03.2025)
- Trump ‘Soğuk Savaş’ı esas şimdi bitiriyor (19.03.2025)
- Küresel ekonomik sistem de ‘tehdit’ altında (17.03.2025)
- Avrupa bir ‘varlık’ mı, yoksa ‘yükümlülük’mü? (14.03.2025)
- Yeni dünya düzeninde yeni Türkiye’nin rolü (12.03.2025)