İster IMF, ister OECD, tüm uluslararası ekonomik kuruluşların ve teşkilatların üzerinde titizlikle durdukları konu, küresel ekonomik sistemi ayakta tutan ekonomilerin önümüzdeki 5 ile 10 yılı nasıl 'dirençli ekonomi' olarak geçirebilecekleri. Birinci öncelikli sorun küresel borç girdabı ve önde gelen ekonomilerin borç yönetimi. Gerek G20, gerekse de OECD üyesi ülkelerin pek çoğunda kamu borçları bir hayli ağır. Reel sektör ve hane halkı borç stoku ile birlikte ortaya zorlu bir tablo çıkıyor. Önde gelen ekonomileri 'dirençli' hale getirmek için borç yükünün azaltılması gerekmekte. Bu da, üretim, ihracat ve büyüme olmadan zor. Borç yükünün yönetimi 'durmadanbisiklet pedalı çevirmeyi' gerektiriyor.Büyüme ve ihracat teklediğindesüreci yönetmek hayli zor.
Bu nedenle, küresel ekonominin 'tatmin edici' düzeyde olmasa bile, 2020'den bu yana 'keyifsiz' bir büyüme performansını sürdürme gayretinde olması önemli. Katma değer üretiminin artışını sürdürmesi, borçların geri ödemesi için ek kaynak oluşturulması anlamına geliyor. 'Dirençli ekonomi' olmak için 'yatırım' hacmini de belirli bir düzeyde tutmayı gerektirmekte. Çünkü, 'dirençli ekonomi' olabilmek, aynı zamanda 'iklim krizi'ne karşı da hazırlıklı olmayı, temiz ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliği alanlarında yatırımları hızlandırmayı, 'net sıfır karbon' ve 'sıfır atık' odaklı bir üretim ve ihracat ortamını oluşturmayı gerektiriyor. Bu başlıkların tümü yatırımların hangi alanlara yönelmesi gerektiği hususunda gerekli ipuçlarını da veriyor. 'Dirençli ekonomi' olmak aynızamanda inovatif olmayı da gerektirmekte.Ekonomide farklı büyüklüktekifirmaların tümünün 'dijital dönüşüm'eodaklanması gerekiyor. Yapayzeka alanındaki gelişmelerin yönetimi,dijital dönüşümün sebep olduğu 'tsunamietkisi'nin blihassa KOBİ'ler için yıkıcıolmaması adına kritik önemde. Yapayzeka alanındaki genleşmenin istihdamüzerindeki yakın, orta ve uzun vadedekiolası etkileri de detaylı takip ediliyor.Çünkü, 'dirençli ekonomi' olabilmekiçin istihdamı da sürdürmek, işsizliğiazaltmaya gayret etmek gerekmekte.İstihdama yeni beceriler kazandırmak,dijital dönüşüme adaptasyonunu sağlamak,istihdamın verimliliğini arttırmaktüm önde gelen ülkelerin öncelikligündemi. Bu nedenle, eğitim sistemininde yeniden modellenmesi gerekmekte. 'Dirençli ekonomi' yeni nesilfinansman modelleri oluşturmayı,tasarrufları özendirecek yeni yaklaşımlarortaya koymayı, risk yönetimialanında yeni beceriler kazanmayı daönceliklendiriyor. Dünyanın önde gelen40 ekonomisi için, bu ölçüde jeopolitikve jeoekonomik belirsizliğin etki alanınıgenişlettiği bir ortamda, 'dirençli ekonomi'olmaya odaklanmak zorlu bir sınama.Ancak, küresel rekabette geri kalmamakadına, her önde gelen ekonominasıl dirençli olacağına dair yol haritasınıoluşturmak zorunda. Bu nedenle,önde gelen ekonomiler 'resesyon'a girmemekiçin de adete direniyor. Çünkü,'sıfır' veya 'negatif' büyüme demek,yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, yeninesil finansman modelleri, yeni nesilyetişmiş insan kaynağı, ülke ekonomisininatılım yapması gereken alanlarıntümünde tökezlenmesi anlamına gelecek. 'Agresif sanayi politikaları'yla da ülkeler sektörlerini yeniden konumlandırıyor. 'Dirençli ekonomi' olmak orta ve uzun vadede gıda ve enerji gibi stratejik alanlarda 'kendine yetebilenekonomi' olma kabiliyetlerini de derinleştirmeyi gerektiriyor. Önde gelen 40 ekonomi şimdi küresel rekabet için bir 'öncelikler listesi' oluşturuyorlar. 2024 ve 2025 bu alanda pek çok çağrı gözlemleyeceğimiz iki yıl olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.