Para politikasında ‘ince ayar’ mümkün mü?
Bu durum, önde gelen ekonomiler açısından para ve maliye politikası tasarımının, tercihlerin, uygulamanın ne kadar karmaşık ve çok bilinmeyenli bir ortamda kurgulanmaya çalışıldığını da açık ve net gösteriyor. ABD Hazine Bakanı ve bir önceki ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Janet Yellen'ın 24 Temmuz'da yapılan mülakatta söylediği sözler, FED'in daha geniş bir ekonomik gerilemeye neden olmadan fiyatları aşağı çekmek için ekonomiyi yeterince soğutabileceğini umduğu yönündeki sözleri, işin ne kadar çetrefilli olduğu konusunda gereken ipucunu veriyor. Asaf Savaş Akat Hoca 'para politikası taş devri silahı, teçhizatı gibidir' sözü aklıma geliyor. Bakan Yellen'ın para politikasında 'ince ayar' umudunun aksine, pek çok önde gelen ekonomist para politikasında 'ince ayar'ın zorluğuna işaret ediyorlar.
Çünkü, dünyanın her önde gelen ekonomisinde, para ve maliye politikasında yapılan her yeni tasarım, her yeni patika, her yeni modelleme, makro ekonomik dengeler üzerindeki gerçek etkisini 16 ile 20 ay arasında gösterir. En basit ifadesiyle 1,5 yıl. Bu nedenle, FED'in ABD'de ekonomisindeki enflasyon baskısını hafifletmek adına, attığı her para politikasını sıkılaştırıcı adımın gerçek sonuçları, 2023 yılının en erken ilkbahar başı, tam anlamıyla sonbahar başı gibi görülecek. Bu nedenle, FED'in aldığı sıkılaştırma tedbirleri nedeniyle ABD ekonomisini bir 'stagflasyon' girdabına sokması da hayli kuvvetli bir ihtimal. Bu nedenle, Bakan Yellen'ın 'geniş bir ekonomik gerilemeye sebep olmadan' yönündeki umudu hayli iyimser bir beklenti. Ve, bu gelişmelerin ABD ekonomisinde işsizlik ve yoksulluk adına sonuçları da ancak gelecek yıl görülebilecek.
ABD ekonomisinin taşıdığı ciddi kamu, özel sektör ve hane halkı borcu dikkate alındığında ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin çoğunda var olan kamu borç stoku sorunu hatırlandığında, FED ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) açısından, 'önden yüklemeli' bir para politikası sıkılaştırma sürecinin, küresel pandeminin ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sebep olduğu küresel enerji arzı, küresel gıda arzı ve küresel tedarik arzı krizleriyle birlikte, ülkeler açısından sosyo-ekonomik sonuçları ağır olabilir. İşte tam bu noktada, iktisadi ekoller arasındaki büyük çatışma öne çıkıyor. Neoliberal ortodoks ekol diyor ki:'Eğer söz konusu olan enflasyonla mücadele ise, daha fazla işsizlik ve yoksulluk göze alınır'. Peki, ya küresel pandeminin sebep olduğu ciddi bir işsizlik ve yoksulluk şoku zaten önceden yaşanmışsa? Bu durumda, ülkelerin sosyo-ekonomik durumu işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımında bozulmayı daha da kaldırabilir mi? Hayli meşakkatli bir sonbahar olacak gibi gözüküyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)