'Kovid-19' küresel virüs salgınının 4. ve 5. vaka dalgalarının gündemde olduğu ve Avrupa'nın önde gelen ülkelerinin sıkılaştırdığı tedbirlerin gündemde öne çıktığı bir dönemde, dünyanın önde gelen ekonomileri küresel pandeminin sebep olduğu baskının üretim, ithalat, enerji ve işgücü maliyetlerinde sebep olduğu baskıyı ölçmeye, öngörmeye ve yönetmeye çalışıyor. 2022, bu manada, dünyanın önde gelen şirketlerinden yerel firmalara, ülke ekonomilerinden uluslararası kurumlara, maliyet yönetimi, verimlilikve üretimin sürdürülebilirliği gibi çok kritik başlıkların önceliğini sürdürdüğü bir yıl olacak. Türkiye Ekonomisi'nin kültürel zenginliğinde de yeri olan 'kooperatifçilik' konusu da 2022'de gündemde olacak gibi gözüküyor. 2017'den bu yana, Türkiye Ekonomisi için en kritik konunun 'maliyet artışı' olduğunu, Türk reel sektörünün küresel rekabetteki konumu açısından en kritik önemdeki başlıklardan birisinin 'maliyet yönetimi' olduğunu vurguluyorum. Türkiye Ekonomisi'nde, 'maliyet baskısı', küresel pandeminin sebep olduğu küresel emtia, gıda ve enerji fiyatlarıyla daha da katlanmış durumda. Bununla birlikte, 45 önde gelenülkenin tümünde, maliyet enflasyonunun göstergesi olan ÜFE ile talep enflasyonunun göstergesi olan TÜFE artış oranları arasındaki fark da açıldı. Gerek G20, gerekse de OECD üyesi tüm ülkelerde ÜFE ile TÜFE artış oranları arasındaki fark, ÜFE lehine 1,4 kat ile 5,3 kat arasında değişmekte. Örneğin ABD için 1,42 kat, Almanya için 4,55 kat ve Fransa için 5,3 kat.
İstisnasız, tüm ekonomiler son40 yıl için hesaplanmış olan maliyetenflasyonu ortalamalarının hayli üzerindeyıllıklandırılmış ÜFE artış oranlarıyaşıyorlar. ABD için yüzde 9,6,Almanya için yüzde 18,2 ve Fransaiçin yüzde 14,9'ları konuşuyoruz.Dünyanın önde gelen ekonomilerinintümü, bir yandan küresel pandemininüretim, istihdam ve yatırımlar üzerindekiolumsuz etkisini telafi etmekadına, para politikası tedbirlerine yüklenmemelerigerektiği; bir yandan daüretim faktörlerindeki maliyetartışını nasıl çözmeleri gerektiği arasındasıkışmış durumdalar. Ülke ekonomisindehammadde ve ara mamulmaliyet artışına farklı bir metotla,'kooperatifçilik' modeliyle çözümarayan ülke ise Çin.
Çinli firmaların üretim ve lojistik maliyetlerindeki artışı nasıl bertaraf edebilecekleri, maliyetleri nasıl azaltabileceklerine dair; üniversiteler başta olmak üzere, Çin düşüncekuruluşları çözüm arayışı içerisindeler. Çözümlerden birisi, Çin'in önde gelen sektörlerinde faaliyet gösteren firmaların, kendi aralarında rekabet etseler dahi, üretim için gereken hammadde ve ara mamulü 'kooperatifçilik' modeli ile topluca alıp, yüzde 20ile 28 oranında maliyet avantajı yakalamaları. Aynı fikirden yola çıkarak, Çin'in küresel ticaretteki iddialı sektörlerinin 'kooperatifçilik' modeli ile konteyner üreticisi firmalar oluşturmaları ve lojistik alanında birlikte hareket ederek maliyetleri yönetmeleri öneriliyor. İhracatçı firmaların ayrıca ihracat mallarını sırayla gönderecek bir akış modeli oluşturabilecekleri konuşuluyor. Çin reel sektörü temsil eden tüm sivil toplumkuruluşları, oda ve birliklerin organizasyon ve koordinasyon rolü üstlenmesi gerektiği çağrısı yapmakta. Türkiye'nin STK'ları da 'maliyet yönetimi' konusunda mutlaka etkin çözümlere zihin yoracaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.