Uluslararası ekonomik kuruluşların tümü, kendi alanları itibariyle 4 temel dönüşümün dünya ekonomisi ve küresel ticaret üzerindeki etkisine odaklanmış durumdalar; enerji dönüşümü, dijital dönüşüm, yeşil dönüşümü ve bilgi dönüşümü. Nitekim, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun aralık ayının ilk günlerinde ardı ardına yaptığı açıklamalar, AB'nin dünyada dijital, iklim ve enerji, ulaştırma ile eğitim ve araştırma konularında akıllı, temiz ve güvenilir bir bilgi ve iletişimağı kurmak ve sürdürülebilir bir küresel toparlanmayı desteklemek amacıyla, hem kendi önceliklerini. hem de ortaklarının ihtiyaçlarını dikkate alarak, 2021-2027 dönemi için 300 milyareuroluk bir yatırım hamlesini planladığını göstermekte.
Çin'in 'kuşak-yol' stratejisine alternatif olarak, ABD'nin geçtiğimiz nisan ayından itibaren ve bilhassa Birleşik Krallık'ın ev sahipliğinde geçtiğimiz haziran ayında gerçekleştirilen G7 Liderler Zirvesi'nde daha detaylı gündeme getirdiği 'daha iyi bir dünyayı yeniden inşa et' projesi (B3W) de dikkate alındığında, AB Komisyonu'nun açıkladığı 'Küresel Geçit' (Global Gateway) projesiyle birlikte, küresel aktörlerin yürüttüğü ve duyurduğu geniş kapsamlı altyapı ve üst yapı proje sayısı 3'e çıkmış oldu. ABD'nin B3W kapsamında, ocak ayında açıklaması beklenen 10 altyapı projesi için Ekvator, Panama, Kolombiya, Senegal ve Gana gibi ülkeler öne çıkıyor.
AB tarafı ise biri batıdan doğuya (TEN-T), diğeri kuzeyden güneye (TMNT) olmak üzere, bilhassa Kuzey, Güney ve Doğu Akdeniz'i kapsayacak son derece geniş bir ulaşım ve altyapı yatırımı hamlesinden söz etmekte. Bu boyutları ile baktığımızda, dünyanın önde gelen ekonomik güç merkezleri arasında ciddi bir altyapı rekabeti, hatta 'altyapısavaşları'nın hız kazandığını söyleyebiliriz. Oysa, Türkiye'nin gündemine baktığımızda, dünyanın küresel güç merkezleri arasında hız kazanmış bu rekabet sürecinin Türk siyasetinin ve Türk medyasının gündemine yeterince yansımadığını gözlemliyoruz. Türkiye'nin gündemi 'dünyadan kopuk' bir konuşma açmazı yaşıyor. Türkiye'nin son 10 yılda hayata geçirdiği mega altyapı hamlelerinin küresel rekabetteki konumunu yeterince konuşmuyoruz.
Bir başka boyutu itibariyle, başta OECD, IMF ve Dünya Bankası, ekonomi politikalarının bugünü ve geleceği de konuşuluyor. Para ve maliye politikasının etkinliği nereye gidiyor? OECD çatısı altında yürütülen toplantılarında dünyanın her yerinden, uluslararası ekonomi kurumlarından uzmanları dinliyoruz. Hepsinin ortak görüşü, gerek 2008küresel finans krizi, gerekse de 2020küresel virüs salgını, ardı ardına yaşanan küresel boyutları hayli etkili olaylar, ülke ekonomileri için para ve maliyepolitikası yaklaşımları adına uluslararası düzeyde 'standartlaştırma'yı zorlaştırmış durumda. Her ülkenin kendine özgü öncelikleri ve ekonomik zorlukları, bu başlıklarla mücadele etmek adına para ve maliye politikası araçlarının ve yol haritasının farklı ve ayrıcalıklı tasarımını gerektiriyor. Bu hususu da Türkiye'nin dünyadan kopuk gündeminde yine konuşamıyoruz. Umarım, yakın gelecekte bu 'açmaz'dan kurtuluruz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.