‘Bir sonraki’ ihracat sıçramasının finansmanı
Bununla birlikte, 2020'nin ağustos ayı başından itibaren hızlanan ihracat rekorları ve 'Kovid-19' küresel virüs salgını ile etkin mücadele sayesinde toparlanan iç ekonomik aktiviteyle birlikte, Türkiye'nin üretim çarklarının hızlanması, kısa süre içerisinde imalat sanayimize üretim kapasitesi artışı olarak yansıdığı gibi, bir süre sonra pek çok sektörümüz için ciddi bir kapasite arttırıcı yatırım hamlesi zaruretini de beraberinde getirdi. Bunun doğal sonucu olarak, 2020'nin 4. çeyreğinden, 2021'in 2. çeyreğine, sabit sermaye yatırım harcamalarının GSYH'daki payı yüzde 28'den yüzde 30'a yükselmiş durumda. Küresel pandeminin küresel tedarik zincirleri üzerindeki çok yönlü etkisi, Türkiye'nin 'güvenilir liman tedarikçi ülke' olarak cazibesini arttırmış durumda.
Türkiye'nin ihracatı tüm bu küresel ve bölgesel ekonomik gelişmelere bağlı olarak, öyle bir ivme kazanmış durumda ki, 2 sene önce, Türkiye'nin ihracatını 175 milyar dolardan, önce 225, ardından 250 ve sonrasında da 300 milyar dolara yükseltme kararlılığı çok daha fazla cevaplandırılması gereken soru içeriyordu. Oysa, küresel pandeminin sebep olduğu küresel ticaret ve tedarik zincirlerindeki 'kaçınılmaz' yeniden yapılanma, 2020 yılı ağustos ayından, 2021 yılı ağustos ayına, sadece 1 yılda, Türkiye'nin ihracatını 40 milyar dolar sıçrattı. Bu nedenle, artık 225, 250 ve sonrasında 300 milyar dolar ihracat hedefine çok daha yakınız. Ancak, bu hedef, 'durmaksızın ihracat', 'durmaksızın' da yeni makine ve teçhizat, hatta yeni fabrika yatırımları gerektiriyor.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin genel kurul toplantısında açıkladığı, 'İhracatı Destekleme Fonu' müjdesi hayati önem arz ediyor. 'Bir sonraki' ihracat sıçraması için varını yoğunu ortaya koymuş olan Türk ihracatçısının yeni makine ve teçhizat ile yeni fabrika yatırımları hamlesi önünde olası tüm mevzuat ve finansmana dayalı engellerin, eksikliklerin acilen tamamlanması gerekiyor. Çünkü, Türkiye'nin dünyanın her yerinden yağan 'yeni siparişler'i, yüksek kalitede ve hızlı teslimata dayalı' bir üretim ve ihracat hamlesiyle karşılamayı sürdürmesi, 2020-2021 dönemi itibariyle, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Türkiye'nin küresel ticarette yakaladığı yüzde 1.1'i aşan payı, yakın gelecekte yüzde 1.25'e; ardından da yüzde 1.5'e taşımamız anlamına geliyor.
Bu nedenle, Türkiye'nin 'durmaksızın ihracat' hamlesi için, Türk ihracatçısının, imalat sanayimizin yeni yatırım hamlesini 'şu anda' destelemek hayati önem taşıyor. Bu nedenle, TCMB'nin faiz indirim kararını da bu nedenle canı gönülden tebrik ederim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)