İçinde bulunduğumuz sonbahar, başta Birleşmiş Milletler (BM), dünyanın önde gelen 19 ülkesi ve Avrupa Birliği'nin birlikte yer aldığı G20 platformu ile, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü olmak üzere, uluslararası kurumların bütününde 'Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'na yönelik 17 temel başlığın tümünün ele alınacağı bir dönemi temsil ediyor olacak. Sürdürülebilir tarım ve gıda için, sürdürülebilir iklim koşulları için, küresel yoksullukla etkin mücadele için, sürdürülebilir, temiz ve yeşil enerji için pek çok uluslararası zirveye; bu zirvelerde dünyanın önde gelen ülkelerinin liderleri tarafından tarihi kararlara imza atıldığına birlikte şahit olacağız.
Bu süreç, hiç şüphesiz ki, 'küresel virüs salgını' gölgeliyor olsa da, yeryüzünün geleceği açısından, küresel ekonomi-politik platformda en öncelikli konu başlığı olarak görülen 'küresel iklim değişikliği'ne yönelik yoğun tartışma ve kararlara da sahne olacak. Nitekim, bu süreç aynı zamanda bazı kavramların değişmesine, yeni kavramların öne çıkışına da sebep teşkil edecek. Bu kavramlardan birisi, örnek vermek açısından, 'düşük karbon salınımı' kavramından, 'net sıfır karbonsalınımı' kavramanı geçişle kendini gösterecek. Yani, dünyanın önde gelen ülkeleri için 'düşük karbon' taahhütlerinde bulunmaları yeterli görülmeyecek; artık 'net sıfır karbon salınımı'na dair taahhütlerde bulunmaları da talep edilecek.
21-25 Haziran 2021 tarihleri arasında gerçekleşmiş olsa da, geniş toplantı özeti 13 Eylül pazartesi günü yayınlanmış olan 'BM Bakanlar Düzeyinde Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu için Tematik Forumlar Toplantısı'ndan (Ministerial Thematic Forums for the High Level Dialogue on Energy) çıkan öncelikli mesajlardan birisi, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve enerji erişimine ilişkin 7. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amacı'nın (SDG7) 2030 Gündemi ile Paris Anlaşması'nın merkezinde bulunduğu. 2030 yılına kadar temiz ve modernenerji hizmetlerine küresel erişimin sağlanmasına yönelik ilerlemeyi hızlandırmak diğer güçlü mesajlardan birisi.
Bilhassa, Paris Anlaşması'nın hedefleriyle uyumlu ve iklime dayanıklı enerjisistemlerine geçişi sağlamak için gerekli adımların atılmasına ivedilikle ihtiyaç duyulduğunun belirtildiği toplantı özetinde, enerji politikalarının ve bu alandaki planlamaların, finansman ve girişimlerin, 2030 yılına kadar elektriğe erişimin küreselleştirilmesi hedefiyle uyumlu hale getirilmesi gerektiği altı çizilerek vurgulanıyor. Bunun yanı sıra, temiz enerji teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması ve bu amaca hizmet etmeyen mevcut teknolojilerin aşamalı olarak kaldırılmasının önemine de güçlü bir atıf söz konusu.
2030 yılına kadar küresel olarak temiz enerji yatırımlarının üç katına çıkarılması ve özellikle 'En Az GelişmişÜlkeler'in finansmana erişimlerinin hızlandırılması gerektiği; BM'ye ülkelerin ve diğer ilgili paydaşların, ortaklıklar kurarak küresel enerji dönüşümünü hızlandırmalarının önemi belirtilirken; enerji mutabakatlarının (energy compacts), enerji alanındaki hedeflerin somut plana dönüştürülmesini sağlayan araçlar olduğuna dikkat çekilmek suretiyle, bu kapsamda tüm paydaşlar 'Yüksek Düzeyli Enerji Diyalogu' için enerji mutabakatlarını geliştirmeye ve sunmaya davet edilmiş. İklim ve 'enerjide dönüşüm'e dayalı yoğun küresel gündemi soluksuz takip etmeyi sürdüreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.