AB ‘2021 Stratejik Öngörü’ Raporu ve Türkiye
Küresel ekonomi-politik sistemi derinden etkileme gücü itibariyle, 4 küresel trend tanımlanmış. İlki, hiç kuşkusuz, iklim değişikliği ve diğer çevresel meydan okumalar. Dünyanın ortalama sıcaklığındaki her 0,5 derecelik artış, bugüne kadar hiç bu düzeyde sıcaklık ve kuraklık, orman yangını, büyük sel baskını, buzul erimesi görmemiş coğrafyalarda, bunları hiç yaşamamış coğrafyalarda son derece tehlikeli doğal afetlerle karşılaşma riskimizi arttırıyor. Dijital 'hipererişebilirlik' ve teknolojik transformasyon günlük ve iş hayatımızın her noktasını, her saniyesini etkiliyor. Demokratik modelin, demokrasiyle yönetilmenin kurumsal yönetimi ve değerleri üzerindeki baskı da bir başka küresel trend olarak tanımlanmış. Ve, son olarak, küresel düzen ve demografideki değişim de 4. başlık olarak yerini almış.
Rapor, 1975'de küresel GSYH'nın yüzde 60'ını temsil eden G7'nin, artık sadece yüzde 40'ı temsil ettiğini, 'çok kutuplu' bir yeni küresel düzen ile karşı karşıya olunduğunu, 2050'ye doğru küresel gücün yeniden dağıtılacağı ve 'jeoekonomik merkez'in doğuya kaymakta olduğu bir dünyada, bugün G7 ekonomilerin üçte ikisine ulaşan, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı E7 ekonomilerinin ise, 2050'de bu defa yüzde 60'lık payı yakalayacağını belirtiyor. AB'nin Stratejik Öngörü Raporu, ABD ile Çin arasındaki rekabetin jeopolitik dengeleri en çok etkileyen başlıklardan birisi haline geldiğine işaret ederken, Çin ve Rusya'dan kaynaklanacak küresel rekabet ikliminin pek çok jeopolitik ve jeostratejik sonuçları olacağına da değiniyor. Rapor, AB'nin küresel liderliğinin test edileceği ve yeni fırsatlara da sebep olabilecek 10 'meydan okuyucu' alan üzerinde de durmakta.
İster 'sürdürülebilir ve dayanıklı bir sağlık ve gıda sistemi kurulması', ister 'barış, güvenlik ve istikrarın teşvik edilmesi için küresel ortaklarla birlikte çalışılması', ister 'hammadde arz tedarikini çeşitlendirme ve güvenceye alma', isterse de 'geleceğe dair risklere karşı dayanaklı bir ekonomik ve finansal sistemi inşa etme', söz konusu 10 'meydan okuyucu' başlıktaki detaylar ve AB'nin küresel liderlik becerisini nasıl güçlü kılacağına, nasıl sürdürülebilir kılacağına dair her yorum, her analiz, her vurgu, Türkiye'nin AB'ye 'tam üyeliği'nin ne kadar gerekli, ne kadar vazgeçilmez olduğunu bir kez daha teyit ediyor. 'Çok kutuplu' bir küresel düzen artık tüm gerçekliliği ile karşımızdayken, AB'nin yakın ve uzak gelecekteki transatlantik ilişkileri açısından, Türkiye'nin 'güçlü' ve 'demokratik' bir partner olarak üstleneceği rol, Avrupa'nın geleceği açısından paha biçilmez olacak. Bu detayları kolayca yakalamak adına, raporu dikkatlice gözden geçirmenizi öneririm.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)