‘Baltık Kuru Yük’ten bir iyi, bir kötü haber
'İyi haber'in özü, Türkiye önümüzdeki dönemde küresel tedarik zincirinin giderek daha vazgeçilmez bir 'güvenilir liman' ekonomisi olacak ve Türkiye'nin ihracatı beklenenden çok daha hızlı bir şekilde 250 milyar dolara ulaşacak. Baltık Kuru Yük Endeksi tarihinin en yüksek seviyesine 20 Mayıs 2008'de 11 bin 793 puanla ulaşmış; ardından patlak veren küresel finans krizinin dünya ekonomisi ve küresel ticaret üzerinde 10 yıl devam eden olumsuz etkisiyle, en düşük değeri 10 Şubat 2016'da 290 puan gibi inanması zor bir seviyeye gerileyerek görmüştü. Bu dönem, 200 milyar dolara doğru hamle yapmaya çalışan Türkiye'nin ihracatının 140 milyar doların altına gerileyip, yeniden yükselişe geçme mücadelesi verdiği bir dönemi de temsil etmekteydi.
Bugün, Baltık Kuru Yük'ün geldiği seviye, 1 Nisan 2010'dan bu yana görülen en yüksek seviyeleri temsil etmekte. Baltık Kuru Yük navlun fiyatı, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyadaki ticari aktivite ve gemi taşımacılığının hızlı toparlanma sürecini sürdürdüğü ve Türkiye'nin ihracat bağlantılarının önümüzdeki dönemde de güçlü seyredeceği yönünde önemli sinyaller veriyor. Diğer yandan, 'Delta Varyantı' ile ilgili belirsizlikler bir tarafta, bulunduğumuz coğrafyada hızla ilerleyen aşılama oranları bir tarafta, ülkeler halen önümüzdeki sonbahara yeni kısıtlama ve karantina tedbirleri adına nasıl bir tabloyla gireceklerini tam kestiremediklerinden, ülkelerin tümünde reel sektör mümkün olduğu kadar hammadde, ara mamul ve nihai mamul sipariş ve sevkiyatlarını bir an önce bitirme gayretinde. Bu da, doğal olarak navlun fiyatlarının yüksek seyretmesine sebep olmakta.
Gelelim Baltık Kuru Yük navlun fiyatındaki yukarı yöndeki hareketliliğin 'kötü haber' kısmına. Bu gelişmelerin anlamı, bir yandan da maliyet enflasyonunun da birikmeye devam etmesi anlamına geliyor. Son bir yılda, küresel ölçekte, fuel oil yüzde 66, Batı Teksas petrolü yüzde 58, mısır yüzde 56, brent petrolü yüzde 55, şeker yüzde 55, doğal gaz yüzde 51, kahve yüzde 50, bakır yüzde 45, soya yüzde 45, pamuk yüzde 44, buğday yüzde 35, paladyum yüzde 12, platinyum yüzde 6 fiyat artışı yaşadı. Navlun fiyatlarındaki artış ta dikkate alındığında, küresel ölçekte maliyet enflasyonu baskısının devam ettiğini söyleyebiliriz. Ülkeler, geçici de olsa, bir yandan üretici fiyatları, yani mal ve hizmet üretimini doğrudan etkileyen üretim maliyetlerindeki artış baskısını, bir yandan da maliyetlerdeki artışın tüketici fiyatlarına yansıma sürecini yönetmeye çalışıyor. Bununla birlikte, Jackson Hole toplantılarından çıkan mesajlar, merkez bankalarının bir süre daha 'bekle gör'ü tercih edeceğini, aceleci davranmayacaklarını teyit ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)