Küresel piyasalarda ‘beklenti’ dalgalanması
Belirsizliğin bir nedeni, aşılamanın nüfus büyüklüğü veya ekonomik gerekçelerle beklenenden daha yavaş seyrettiği ülkeler nedeniyle, salgının sonbaharda yeniden hız kazanacağı endişesi. Bilhassa, bu konumdaki ülkelerde yayılma gücü ve sebep olduğu riskler nedeniyle Delta Varyantı önemli bir başlık olarak karşımızda duruyor. Bu nedenle, D varyantının sonbaharda 4. veya 5. bir dalgalanmaya sebep olup olmayacağına dair belirsizlik algısı güçlü. Bu nedenle, küresel piyasalar dünyanın genelinde aşılamanın hangi hızla ilerleyeceği ve buna bağlı olarak, vaka sayılarının sonbaharla birlikte nasıl seyredeceğini görmek istiyorlar.
Çünkü, küresel pandeminin yeni dalgalarla süregelmesi, sonbaharda ülkelerin almak durumunda kalacakları yeni kısıtlama veya kapanma kararlarına bağlı olarak, dünya ekonomisi ve küresel ticarette gözlenen düzenli toparlanmayı tekrar tartışmalı hale getirebilir. Bu durum, hiç arzu edilmese de, ülkelerin istihdam imkanları, kamu mali dengesi ve para politikası tercihleri açısından yeni değerlendirme ve endişeleri de beraberinde getirecek. Bu nedenle, başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere, uluslararası kurumlar tarafından yapılacak açıklamalar piyasalardaki eğilim üzerinde önümüzdeki günlerde etkili olmayı sürdürecek. Görünen o ki, mayıs ayı sonundan bu yana D varyantına yönelik açıklamalar piyasaların yönünü hayli etkilemiş gözüküyor.
Bir diğer endişeye sebep olan başlık ise, küresel enflasyonun seyri. Dünya tedarik zincirinde anlamlı yeri olan pek çok ülke, dünya ekonomisinin ihtiyaç duyduğu; ülkeler açılma kararı aldıkça daha da hareketlenen tüketim taleplerini karşılayacak ölçüde normalleşme seviyesine daha ancak yaklaşabilmiş durumdalar. Üstüne, küresel ticaretin akışı adına, dünyanın önde gelen tedarikçi ülkelerinde limanlarda, konteyner sayısında ve küresel taşımacılık koridorlarında ciddi boyutlardaki kapasite sıkışmasını ekleyelim. Sonuçta, nihai malların üretilmesi için gerekli olan hammadde ve ara mamullerin üretim ve sevkiyatında da, nihai ürünlerin sevkiyatında da bir tıkanma gözleniyor ve bu tablo da küresel enflasyonu besliyor.
Bu nedenle, üretici fiyatları ağırlıklı, üretim maliyeti ağırlıklı enflasyon baskısı sürdükçe ve bu konuyla ilgili tartışmalar canlılığını korudukça, başta ABD Merkez Bankası (FED), önde gelen merkez bankalarının para politikası yol haritalarını daha erken değiştireceklerine dair olumsuz beklentiler, merkez bankaları ısrarla aksini söylemeyi sürdürse de, piyasaları derinden etkiliyor. FED'in beklenenden daha erken faiz arttıracağı beklentisi dolara değer kazandırmakta, euro-dolar paritesini ve altının fiyatını geriletmekte. Bu nedenle, önümüzdeki sonbaharda küresel enflasyonun seyri de en az D varyantına yönelik tartışmalar kadar yakından takip ediliyor olacak.Bu tabloyu olumluya dönüştürecek en kritik başlık ise pozitif büyüme oranları olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Finansal Soğuk Savaş’ ve doların geleceği (20.09.2024)
- E7/G7 ve modernleşmenin geleceği (18.09.2024)
- ‘Güç’ ve ‘kibir’in küresel etkileri (16.09.2024)
- AB’nin dönüşümüne üç kritik engel (13.09.2024)
- Avrupa’nın ‘ölüm kalım’ savaşı (11.09.2024)
- Küresel sistemde ‘samimiyet testi’ dönemi (09.09.2024)
- Avrupa için ‘yakın’ tehdit: Nüfus (06.09.2024)
- Küresel borç sarmalı 315 trilyon dolar (04.09.2024)
- BRICS+ ve ticari entegrasyon (02.09.2024)
- ‘Belirsizlik Çağı’nda küresel rekabetin geleceği (26.08.2024)