‘Sıradan iyileşme’ çok zor
2008 küresel finans krizi, ağır sonuçlarına rağmen, ülke ekonomileri için zamana yayılmış, zahmetli; bununla birlikte alışılmış para ve maliye politikası tedbirleriyle, ekonomi literatüründe önceki örnekleri hatırlanan 'sıradan' bir iyileşme sürecini ggerektirmişti. Ancak, küresel pandeminin sebep olduğu küresel krizin insani, toplumsal, ekonomik, finansal ve siyasi etkileri o kadar geniş bir alanı etkiliyor ki; bu defa ülke ekonomilerinin sıradan bir iyileşme süreci izlemeleri adeta imkansız. Çünkü, küresel pandemi krizi üretim metotlarını, iç ve dış ticaret metotlarını, iş hayatını, işçi-işveren ilişkilerini, çalışma koşullarını, finans sistemini, hatta ev düzenini bir daha eskiye dönülmeksizin değiştirecek yeni gelişmeleri, yeni zorlukları, köklü bir değişim sürecini de beraberinde getirdi.
2020 içerisinde hesaplanan tahminler, Kovid-19'un dünya GSYH'na 2022 yılı ortalarına kadar 6 trilyon dolarlık kayba sebep olacağı yönündeydi. Bugün itibariyle, 2021'deki toparlanmayla birlikte, olası kaybın 3 trilyon dolar ile sınırlı kalabileceği yönündeki umutlar güçlenmiş durumda. Ancak, hala 3 trilyon dolar kayıptan bahsediyoruz. Hem OECD, hem de G20 üyesi ülkeler arasında, Türkiye ile Çin'in 2019'un son çeyreğine göre kişi başına GSYH'daki kayıplarını 1 yılın altında bir sürede telafi etmeleri beklenirken, çok sayıda önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için 2 yıl ve üzerinde toparlanma süreleri öngörülmekte. İspanya, İzlanda ve Meksika için 3 yılın üzerinde toparlanma beklenirken, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Arjantin için 4 yıl ve üzeri konuşuluyor.
Toparlanmanın hayli uzun sürmesinin beklendiği ülkeler ile ilgili en önemli gösterge ihracat hacimlerindeki büyük kayıplar. Görünen o ki, küresel pandemi sonrasındaki toparlanma döneminde, 'sıradan iyileşme'yi zorlaştıran en önemli konu, kimi ülkelerin hane halkının satın alma gücündeki gerileme nedeniyle, iç talebe dayalı olarak toparlanmalarının zor olması oluşturacak. Bu nedenle, bu ülkelerin her zamankinden çok daha fazla 'ihracat'a ihtiyaç duyacaklar. Bu da, dünyanın önde gelen ekonomileri için üretim ve ihracattaki iddialarını sürdürebilmeleri adına; eskisinden daha fazla 'dijital', daha fazla 'yeşil', daha fazla 'sıfır atık', daha fazla 'düşük karbon' odaklı iş yapmalarını gerektirmekte. Bu nedenle, iş dünyasının 'eski alışkanlıklar'ına dönmesinin imkansız olduğu yeni bir döneme hazırlanıyoruz. Türkiye bu süreçlerin bütünü açısından hayli dinamik, hareket kabiliyeti ve rekabete yönelik manevra alanı yüksek bir ekonomi. Bu becerilerimizi katma değere dönüştürecek her strateji, proje ve fırsatın peşinde koşmalıyız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)