Emtia fiyatları mercek altında
2021'in bütünü için, UNCTAD'ın öngörüsü küresel ticarette yüzde 16 artışa işaret etmekte. Bu artışın büyük bölümü yüzde 19'la mal ticaretinden gelecek. Küresel hizmet ticaretindeki artış beklentisi ise yüzde 8. UNCTAD 2021'in 2. çeyreği için ise 6.6 trilyon dolarlık bir mal ve hizmet ihracatı hacmi bekliyor dünya genelinde. Bu hacim, doğal olarak 2020'nin aynı çeyreğinin yüzde 31 üzerinde; bunun yanı sıra, küresel pandemi öncesi 2019'un da yüzde 3 üzerinde bir artışa işaret ediyor. Çin'in üretim ve dış ticaret verileri küresel pandemi öncesi dönemi yakalamış ve hatta üstüne çıkmış iken, önde gelen pek çok ülke ve coğrafya hala küresel ticaret performansında 'Kovid-19' öncesi dönemin altında bir performansla seyretmekteler.
Küresel ticaretin ve bilhassa Çin'in toparlanması, geçtiğimiz eylül ayından bu yana, tarım ve gıda fiyatlarından başlayarak, metal ve enerji emtialarında, hammadde ve ara mamul fiyatlarında önemli bir hareketlenmeye sebep oldu. Aynı zaman diliminde, küresel konteyner taşımacılığı ve kuru yük taşımacılığı maliyetlerinin de katlandığına şahit olduk. Bu gelişme, hem Türkiye, hem de ABD'nin üretim maliyetlerine, üretici fiyatları endeksi verilerine kaçınılmaz bir şekilde yansıyor. Bununla birlikte, bilhassa metal fiyatlarındaki anormal artışın, fiyatlarda spekülasyon ve manipülasyon artışını alevlendirdiğini de göz ardı etmemek lazım. Bakır başta olmak üzere, alüminyum ve çelik fiyatlarındaki artışlar, işin ekonomik boyutu olmaktan çıkıp, neredeyse 'bahis' sitelerine yansıyan bir tartışmaya dönüşmüş durumda.
Tuhaf olan nokta ise, söz konusu metal emtialarının fiyatlarında yaşanan bu aşırı yükselişin tartışıldığı bir dönemde, Avrupa Birliği ve ABD'nin de 17 Mayıs Pazartesi günü bir araya gelip, çelik ve alüminyumda küresel kapasite fazlasına dair ortak bir açıklama yapmış olmaları. iki taraf da üçüncü ülkeler kaynaklı küresel aşırı kapasitenin piyasa odaklı çalışan AB ve ABD çelik ve alüminyum endüstrileri ile bu endüstrilerdeki işçiler için ciddi bir tehdit oluşturduğuna işaret etmekteler. Bu nedenle, Çin gibi ülkelerin ticareti bozucu politikalarını sorumlu tutabilmek için ortak çalışma konusunda anlaştıkları anlaşılıyor. Bir başka tartışma da, öne çıkan gelişmekte olan ülkelerin alüminyumu düşük kalite, düşük maliyet ve doğal olarak yüksek karbon emisyonu ile üreterek, aşırı fiyat avantajı ile piyasayı tartışmalı ürünlerle doldurdukları iddiası. Anlaşılan o ki, bir tarafta yüksek metal emtia fiyatları, diğer tarafta ise bu yüksek fiyatları doğrulamayan aşırı kapasite ve düşük kalitede aşırı ürün tartışmaları at başı gidiyor. Önümüzdeki dönemde küresel ticarette bu tartışmalar daha da alevlenir gözüküyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)