Yüzde 1’in sorumluluğu ne olacak?
Konunun giderek karmaşıklaşacak boyutları da söz konusu. Örneğin, gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki 10 ile 25 yıl arasında artmayı sürdürecek olan kişi başına yaşam standartları, doğal olarak et ve süt ürünlerine yönelik talebi de arttıracak. Bu noktada, küresel ölçekte et ve süt ürünlerine yönelik artacak talep, doğal olarak küçük ve özellikle büyük baş hayvan popülasyonunun da olağanüstü artmasına sebep olacak. Bu durumda, küresel ölçekte hayvan popülasyonunun bu şekilde artmasının da, karbon salınımı ve iklim değişikliği boyutunda olumsuz etkilerini gözlemleyeceğiz. İşte tam da bu nedenle, başta son dönemin tartışmalı ismi olarak Bill Gates, kimi uluslararası yüzlerin ve kuruluşların 'yapay et' konusunu bu noktaya bağlamaları unutulmamalı.
Ancak, suni etin üretimine yönelik süreç, kanserojen olma riski dahil, pek çok tartışmayı da beraberinde alevlendirmekte. Bu nedenle, dünyanın düşük gelir düzeyindeki kesimlerine yönelik olarak, yüksek gelir grubu orijinal et yerken, düşük gelir grubunu 'yapay et' yemeğe yönlendirmek, beraberinde 'yaşam standardı adaletsizliği' ile ilgili yeni tartışmaları da alevlendirecektir. Keza, dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesimi, dünyanın en yoksul yüzde 50'sinden 2 kat daha fazla karbon emisyonuna sebep olurken; dünyanın en zengin yüzde 10'u ise tüm küresel karbon emisyonunun yüzde 50'sinden sorumlu iken, 2050 veya 2060 için 'Sıfır Karbon Toplumu'nun modellemesi nasıl olacak?
Yani, orta ve ortanın altındaki gelir kesimleri için 'karbon salınımı'nın azalmasına yönelik tedbirler sertleştirilirken, karbon salınımı ve iklim değişikliğinin esas 'sorumlusu' olan en zengin yüzde 1 veya daha geniş manada en zengin yüzde 10'un lüks yaşamlarında sınırlı bir değişiklik olacak ise, o zaman küresel sistem açısından büyük bir mücadele başlığı olan 'küresel yoksulluk' sorunun yanı sıra, bir de 'küresel yaşam standardı adaletsizliği' gibi bir süreç de doğmuş olacak. Bu nedenle, uluslararası kurumlar bir yandan sektörler ve üretim alanları için geleceğe dönük karbon emisyonu sınırlamaları belirlemeyi sürdürür iken; bir yandan da en zengin yüzde 1 ve en zengin yüzde 10'un karbon salınımı konusunda çok daha fazla adım attıkları, kendilerini çok daha fazla sınırladıkları, buna karşılık, dünyanın yoksul kesiminin fedakarlığının çok daha düşük düzeyde kaldığı bir 'sıfır karbon toplumu' inşa etmemiz gerekiyor. Aksi durumda, dünya bu kadar adaletsizlikle ortasından çatlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)