‘Kovid-19 Savaşı’nda ‘enflasyonla mücadele’
İstihdamın korunması küresel ölçekte en temel öncelik. Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı'na (OECD), uluslararası kurumlar tüm para, maliye ve direkt kontrol politikası tedbirlerinin seferber edilmesi suretiyle, reel sektörün, istihdamın, üretimin ayakta tutulmasını hararetle öneriyor. Tüm dünya 'istihdamı koruma'nın peşindeyken, bir 'savaş'ın ortasında olduğumuzun tam anlamıyla bilincindeyken; bir grup ekonomistin sanki 100 yılın en ağır küresel krizlerinden birisini yaşanmıyormuş gibi, Ekonomi Yönetimimizi 'enflasyonla mücadele' noktasında, 'ortodoks' yaklaşımlarla 'zihinsel abluka'ya alma girişimi ne derece samimi, iyi niyetli olabilir ki?
Tüm dünya 'tarihi' bir krizle boğuşurken, ister klasik model, ister 'yeni' melez açık ekonomi modeli, işsizlik ile enflasyon arasında ters yönlü ilişkiyi tanımlayan 'Phillips Eğrisi' tüm gerçekliği ile karşımızda. Küresel virüs salgının sebep olduğu 'küresel kriz' ve 'savaş' ortamında, 'enflasyonla mücadele'nin aşırı sertleştirilmesi ve enflasyonun bastırılmasına yönelik aşırı sıkılaştırılmış para ve maliye politikası tedbirleri, hane halkı tüketim harcamalarını da, özel sektörün yatırım harcamalarını da, kamu harcamalarını çok sert daraltır. Zaten 'Kovid-19'a karşı 'savaş' veren esnafın ve KOBİ'lerin iflasa sürüklenmesi anlamına gelir. Tüm dünya bir 'savaş'ın ortasındayken, esnafı ve KOBİ'leri iflasa sürükleyecek ölçüde bir 'enflasyonla mücadelede' olmaz. Türkiye zaten enflasyonla mücadelenin önemli sacayaklarından birisi olan 'mali disiplin' konusunda, 'Kovid-19' ortamında küresel başarı ortaya koydu.
Kamunun kaynaklarını en verimli ve en istihdamı destekleyici alanlarda değerlendirip, 'Kovid-19'la küresel mücadele kapsamında, tüketim ve yatırım harcamalarını belirli bir seviyede korumak ve desteklemek, beraberinde kabul edilebilir bir GSYH büyümesi anlamına geldiğinden, üretilen katma değer bir yandan 'istihdamın korunması', diğer yandan 'büyümenin sürdürülmesi' anlamına gelir. Bir 'savaş'ın ortasında, 'bedeli ne olursa olsun fiyat istikrarı önceliktir' diye politika seti oluşturulmaz. Öncelik, üretimi, istihdamı, büyüme ve ihracatı koruyarak, son 100 yılın en ağır krizlerinden birisinden, 'Kovid- 19 Savaşı'ndan Türkiye Ekonomisi'ni en az hasarla çıkarmaktır. Bu 'tarihi' savaştan çıkmanın en temel yolu 'istihdamı korumak', özel sektör ve kamu yatırımlarını desteklemek ve ihracatı destekleyici bir 'rekabetçi kur' düzeyini sürdürülebilir kılmaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)