‘Devlet Kapasitesi’ ve yeni reformlar
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde 'acziyet' içinde, 'nerede olduğu' sorgulanan bir devletten; bugün doğal afetlerde, 'Kovid-19'la ulusal ve uluslararası mücadelede, her alanda, devasal bir saha kabiliyeti ile operasyon yürüten; dünyanın neresinde olursa olsun, tüm vatandaşlarına her türlü imkanlarla ulaşan, onları kurtaran, onları tedavi eden, devletin 'baba şefkati'nin on binlerce kilometre uzağa dahi yetiştirebilmek demektir. Buna göre, yetkin ve etkin kadrolar yetiştirebilmek demektir. Çelik gibi bir imana sahip olmak demektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın güçlü, kararlı ve vizyoner liderliğinde, Türkiye son 19 yılda 'Devlet Kapasitesi' adına adeta 'yeniden tarih yazdığı' bir başarılı sürece imza attı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bu alandaki imkan ve kabiliyetleri daha da taçlandıran, daha da tahkim eden, daha da perçinleyen büyük bir atılım sürecinin de 'milad'ı oldu.
Bu nedenle, ekonomi, hukuk, siyaset ve diplomasi alanındaki 'yeni nesil reformlar'ın özü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, Türkiye'yi tam bağımsız bir oyun kurucu ülke olarak, Avrasya'nın en güçlü ve en vazgeçilmez ülkesi yapacak bir 'yükseliş' sürecinin daha da ivme kazanacağı; Afrika'daki, Orta Asya'daki, Balkanlar'daki, Kafkasya'daki, Orta Doğu'daki tüm kardeşlerimizin, tüm dost ve müttefik ülkelerin büyük bir heyecanla, gıptayla takip ettikleri,Türkiye'nin 'Devlet Kapasitesi'nin tüm Avrasya için, Afrika için 'kapsayıcı kalkınma'ya öncü, yol gösterici, çözüm üretici bir 'kaldıraç'a dönüştüğü süreçtir. O halde, yeni nesil ekonomik reformların özünün de, Türkiye'nin 'Devlet Kapasitesi'ne dayalı imkan ve kabiliyetlerini güçlendirecek yönde şekillenmesi gerekir.
'Kovid-19' küresel virüs salgını ve sebep olduğu ekonomik, insanı ve tıbbi travmalarla mücadele, ülkeler açısından 'Devlet Kapasitesi'nin ne kadar 'paha biçilmez' olduğunu bir kez daha gösterdi. Daha yüksek katma değerli üretim ve ihracat; daha fazla yüksek teknoloji üretme kapasitesi, Türkiye'nin 'Devlet Kapasitesi'nin özel sektöre ve kamuya sağlayacağı mali imkanlarla da doğrudan bağlantılı. 'Kovid-19'un yaralarını sarmak adına, önümüzdeki 1,5-2 yıllık zorlu süreç, Devlet Kapasitesi'nin tüm imkanlarının üretken, verimli ve israfı önleyecek kural ve yöntemlerle reel sektörün desteğine sunulmasını gerektiriyor. Türkiye, hiç şüphesiz ki, son 19 yıllık başarısı ve azmiyle, bu sürecin içinde de başarıyla çıkmasını bilecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)