3. çeyrek büyüme % 5.6-6.1
Bununla birlikte, bu ayın sonunda, 30 Kasım'da açıklanacak bu yılın 3. çeyreğine dair GSYH verilerinde, reel büyüme hızı oranının yüzde 70 olasılıkla yüzde 5,6-6,1 aralığında geleceğini söyleyebiliriz. Bu durum, yılın 9 ayı, yani üç çeyrek sonunda, 2. çeyrekte yüzde -9,91 olarak açıklanmış negatif büyümenin, ekonomik daralmanın, 1. çeyrekte gerçekleşmiş olan yüzde 4,4'lük büyüme ve 3. çeyrekteki olası yüzde 5,6-6,1 aralığındaki büyüme ile dengelendiğini gösteriyor. 9 ayın sonunda sıfıra yakın bir büyüme, yılın son çeyreğinde de yine sıfıra yakın bir büyüme ile 2020'yi bitirmemiz halinde, tüm 2020'yi yüzde -0,5 ile 0,3 aralığında bir GSYH büyümesi ile kapatma olasılığımızın hayli güçlendiğini gösteriyor.
Bu durumda, G-20 ülkeleri grubunda, küresel virüs salgınının dünya ekonomisini ağır bir şekilde sarstığı bir süreçte, nasıl olduğu tartışma konusu olmakla birlikte, Çin'in yüzde 1,8 gibi pozitif bir büyüme ile yılı kapatma olasılığının dillendirildiği bir ortamda, Türkiye, Endonezya ve Güney Kore ile birlikte, 2020 gibi tarihi ölçüde zorlu bir yılı pozitif büyüme ile kapatma olasılığı olan ülkeler arasında sayılmakta. OECD'nin aralık ayında açılayacağı 2020'nin son tahmin raporu ve IMF ile Dünya Bankası'nın 2021'in ocak ayında açıklayacağı raporlarda, Türkiye Ekonomisi'nin 2020 ve 2021 büyüme oranları için bir kez daha revizyon görmemiz şaşırtıcı olmamalı.
G-20 ortalama büyümesinin yüzde -4,1, dünya ekonomisinin yüzde -4,4/- 4,5, Euro Bölgesi'nin yüzde -7,9, ABD'nin yüzde -3,8, Japonya'nın yüzde -5,8, Meksika'nın yüzde -10,2 beklendiği bir ortamda, Türkiye'nin pozitif büyüme olasılığı hiç kuşkusuz uluslararası yatırımcıların radarında. Bunu, 405 milyar m3 ile başlayıp, devam edecek hidrokarbon keşifleriyle, Azerbaycan'ın Kafkasya zaferiyle, Kuzey Kıbrıs'taki şahlanışla, Doğu Akdeniz'deki yeni fırsatlarla ve hızlandıracağımız 2. nesil ekonomi ve hukuk reformlarıyla birleştirdiğimizde, yatırım için Türkiye'nin her zaman 'parlak' bir hikayesi olduğu gerçeğini bir kez daha uluslararası yatırımcıların önüne koymuş olacağız. Yeter ki, son 18 yılda perçinlenen 'önce kendimize güveneceğiz ve inanacağız' şiarından sapmayalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)