TCMB ve beklenti yönetimi
TCMB Para Politikası Kurulu'nun dün aldığı 200 baz puanlık temel para politikası faiz artışı kararı, gördüğüm kadarıyla, TCMB'nin neoliberal ortodoks yaklaşımı ödünsüz sürdürmesini savunan ekonomistler cephesinde 'övgüyle' karşılandı. Aynı ekonomistler, bu kararın alınmasında piyasada gözlenen fiyat belirleme alışkanlıklarındaki bozulmanın da TCMB üst yönetimi tarafından dikkate alındığına atıfta bulundular. Bu nedenle, döviz kurlarındaki oynaklığın geniş bir reel sektör kesiminde satılan mal ve hizmetlerin fiyatlarını 'istedikleri gibi 'ayarlamaları', olası maliyet artışının en az yüzde 20'si ile yüzde 60'ından daha yüksek oranda ayarlamalarına yönelik 'çarpıklık' bir kez daha gözlerden uzağa düşmüş oldu.
Küresel virüs salgınının Türkiye Ekonomisi ve reel sektöre yönelik etkilerinin bertaraf edilmesine yönelik yürütülen çok kapsamlı para, maliye ve direk kontrol politikası tedbirlerinin sahada sebep olduğu 'başarılı' etkinin Türkiye'nin 3. çeyrek GSYH büyümesini yüzde 4,5 ile 5,5 arasında pozitif orana taşıdığı bir konjonktürde, talepteki ısınmayı, piyasadaki hareketlenmeyi zararlarını sıfırlayacak ölçüde 'fiyat ayarlaması'na dönüştüren reel sektör eğiliminin 'manşet enflasyon'da sebep olduğu 'sapma'yı konuşmak yerine; kısa vade için, 'gerekçesine bakılmaksızın' enflasyon beklentilerindeki bozulmayı ve döviz kurlarındaki oynaklığı önceliklendiren bir para politikası seti oluşturmaya ağırlık vermeyi tercih ettik.
Bu noktada, yukarıdaki satırlar asla TCMB'nin kararına bir eleştiri değildir; sadece bir durum tespitidir. Neticede, elindeki geniş veri setiyle, Türkiye Ekonomisi'ndeki toparlanmayı, sektörlerdeki canlanmayı, talep artışını, bunun enflasyon, yani fiyat istikrarı; cari açık; yani finansal istikrar üzerindeki kısa ve orta vadeli sonuçlarını en detaylı analiz eden kurum Merkez Bankamız. Benim yegane düşündüğüm konu, reel sektörün finansman ihtiyacı dikkate alındığında, finansman ihtiyacını ve finansmanın maliyetini kabul edilebilir düzeyde tutabildiğimiz ölçüde para politikası patikasını şekillendirmek. Kimi yabancı ve yerli ekonomistlerin iddia ettiği gibi, Türkiye Ekonomisi'nde 'resesyon'u göze alacak kadar politikası setini daraltmanın, küresel virüs salgının 2. dalgasına dair tartışmalar ve belirsizlikler bu derece 'sıcak' iken doğru olacağı kanaatinde değilim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)