Küresel ‘sermaye savaşları’ büyüyor
Son iki hafta içinde yayınlanan farklı raporlar, küresel şirketlerin tedarik ihtiyaçlarının yüzde 10 ile 15'i oranında bir bölümünü Asya-Pasifik'ten farklı coğrafyalara doğru kaydırmaya başladıklarına ve bu adımların daha da sıklaşacağına işaret etmekte.
Bu arada, konu sadece küresel mal tedariki çeşitlendirmesiyle de sınırlı değil hiç kuşkusuz. Amerikalı ve Japon firmaların birbirine yakın, 160'ar milyar dolar civarında, Çin'e yaptıkları yatırımlar da artık mercek altında. Ne ABD yönetimi, ne Japonya kendi özel sektörünün Çin'deki doğrudan yatırımlarını büyütmeye devam etmeleri istemiyor. Bu nedenle, ABD, Japonya, Güney Kore, Çin ve Almanya gibi ülkeler arasında gözlenen 'ticaret' ve 'teknoloji' savaşları, 'sermaye savaşları' boyutunda 'yeni' bir etaba daha geçiyor. Japonya, Asya bölgesinde, başta Çin, Doğu ve Güney Doğu Asya'daki ülkelere gerçekleştirdiği doğrudan yatırımların yeterli olduğunu belirterek, bundan sonra 'doğrudan yatırım hamleleri'ni Türkiye'ye kaydıracağını açıkladı.
İşin ilginci; her geçen gün Çinli şirketlerin 'Türkiye ilgisi' de artmaya devam ediyor. Hiç kuşkusuz, Türkiye ile ABD arasında süregelen 'anlaşmazlık' başlıklarında, ABD 'yeni bir anlayış' ortaya koyma aşamasına geldiğinde, ABD'li şirketlerin de Türkiye'ye yönelik doğrudan yatırım hamleleri hızlanacak. Bu noktada, Almanya'nın 'Türkiye' konusundaki tutumunu da gözden geçirmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
Volkswagen'ın Türkiye yatırımını ertelemesi, yakın gelecekte Almanya'nın daha fazla pişmanlık duyacağı sonuçları gündeme getirebilir.
Türkiye'nin 'yükselen güç merkezi' olarak, bölgesinde ve Avrasya'da artan 'üretici ve tedarikçi' rolü, 'güvenilir liman' tedarikçi ülke konumu, Japonya, Çin, Katar gibi, Türkiye'nin 'imkan ve kabiliyetleri'ni doğru okuyan ülkeleri G20 Grubu'ndaki pek çok ülkenin de takip edeceğine işaret ediyor. Bu konuda, İtalya ve İngiltere'nin de Türkiye konusunda gösterecekleri 'pozitif atak'lar; hiç şüphesiz ki, Almanya ve Fransa'yı 'ısrarcı' tutumlarını sorgulamaya zorlayacaktır.
ABD cephesinde ise, Çin'le yürütülen 'kapsamlı' savaş, 'sermaye savaşları' boyutunda yeni bir aşamaya geçecek ise, ABD'li şirketlerin 'Çin'e yatırım yapmaları'nın yasaklanması gibi bir adım, gerginliği iyice tırmandıracaktır. Konsolosluk krizleriyle ve 'ticari-ekonomik casusluk' suçlamalarıyla yeni bir boyut kazanan süreçte, Başkan Trump'ın, kasım ayındaki başkanlık seçimine doğru 'elini yükseltecek' hamlelere ağırlık vermesi şaşırtıcı olmayacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)