‘16 Temmuz’da doğan ‘GÜNEŞ’
50 yıl öncesinden başlayarak, Soğuk Savaş'ın tırmandığı günlerde, NATO'nun 'gladyo'suyla irtibat içinde, küresel karanlık bir yapının maşası, 'mankurt'u olmak üzere içimize, sivil ve askeri bürokrasiye, iş dünyasına, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya sızmış, adeta bir ahtapotun kolları gibi sızdırılmış 'beyni yıkanmış' kıtalar; Avrasya'nın kaderini değiştirecek 'oyun kurucu' bir ülke olarak 'yükselen', geniş bir coğrafyada çok sayıda ülkeye ilham olan, güç veren, onları cesaretlendiren Türkiye'nin bir 'GÜNEŞ' gibi ufku, parlak bir geleceği aydınlatan, yol gösteren gücünü kırmak, etkisiz hale getirmek, yok etmek için, kendi halkına karşı 'kanlı' bir kalkışmanın içinde olmaktan, kendi halkının vergileriyle alınmış silahları kendi halkına karşı kullanacak kadar 'gözü dönmüş' bir 'hainliği' yapmaktan, ne acıdır ki, bir an bile tereddüt etmediler.
Başarsalardı, Türkiye'nin Avrasya'daki 'kapsayıcı kalkınma mücadelesi'ni, Afrika'da 'kazan-kazan' ilkesiyle hayata geçirdiği projeleri, dünya ekonomisinde bu ölçüde 'mega projeleri' başaran ender ülkelerin arasında yer alma başarısını yok edeceklerdi. Türkiye'nin doğusu ve güney doğusu çeşitli bahanelerle işgal edilecek; uluslararası silahlı güçlerin istilasına uğrayacak; Kurtuluş Savaşı'yla tarihin karanlık dehlizlerine gömülmüş olan Sevr Anlaşması 100 yıl sonra 'yeniden' hayata geçirilecekti. 2006'daki Danıştay saldırısından başlayarak, Hrant Dink cinayeti, Gezi olayları, 17/25, Kobani ve 'hendek' kışkırtmasıyla adım adım 'militanlaştırılmış' bir kesime dayanarak, Türkiye'nin bağımsız ruhunu, Milli Egemenliğe dayalı iradesini, 'birlik ve beraberliğimizi' esir alacaklardı.
16 Temmuz sabahı, 'GÜNEŞ' sadece Türkiye'nin 'parlak geleceği' için değil, Suriye, Libya, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya'nın da 'parlak geleceği' için doğdu. Türkiye'nin tam bağımsız, Milli Egemenliğine, Milli İradesine dayalı 'oyun kurucu' rolü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü liderliği ve vizyonuyla geniş bir coğrafyanın kaderini değiştiriyor. Bunun kıymetini ve vazgeçilmezliğini her anlamda içselleştirelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)