‘Yeni’-’Post’ Atlantikçiler Savaşı büyüyor
Çünkü, Washington'da, Londra'da, Paris'te, Berlin'de giderek güç, nüfuz alanı, sivil ve askeri bürokraside önemli mevkiler kazanan 'Post-Atlantikçi' 'küreselci' ağ, Atlantik'le sınırlı bir hikayeden çok, dünyanın doğusuna, 'Asya-Pasifik'e uzanan, Rusya ve Çin'i de kapsayan yeni ekonomik ve siyasi çıkarların, yeni ticari fırsatların daha cazip olduğuna kanaat getirmişlerdi. Bu nedenle, Rusya ve Çin'le yeni işbirliklerine sıcak bakan; bu konuda daha proaktif çaba ve projeler ortaya koyan siyasiler, 'küreselci' ağ tarafından desteklendi.
Ancak, Başkan Trump'ın Beyaz Saray'a gelmesiyle birlikte, ABD'den tüm Atlantik İttifakı'na yayılacak şekilde, 'Yeni Atlantikçiler'-'Post Atlantikçiler' büyük bir savaşın tırmandığına da şahit olduk. Clinton ve Obama dönemlerinde, Demokratlar'ın başkanlık görevini yürüttüğü 16 yıl, 'küreselci' ağın Washington'da bu kadar mevzi kazanması, 'Atlantik'in adeta gözden düşmesine sebep teşkil eden bir 'ekonomi-politik' kurgunun bu kadar önceliklendirilmiş olmasına tepkiler giderek büyüyor. Çünkü, Cumhuriyetçi kanat içerisinde önemli bir taban, kanaat önderleri grubu, bu tercihin bizzat 'ABD'nin kendi topuğuna kurşun sıkması' gibi bir sonuç doğurduğuna kanaat getirmiş durumdalar.
Bu nedenle, 'Yeni Atlantikçiler' olarak tarif edebileceğimiz ekip, 'Atlantik Ruhu'nu yeniden canlandırmak ve '1947 Perspektifi'nden uzaklaşma eğilimindeki her İttifak üyesi ülke ve siyasi liderle ciddi bir 'kavga' yürütmeye kararlı gözüküyorlar. Bu nedenle, ABD'nin Almanya ve Fransa ile artan 'gerilim'i, Trump ile Macron ve Merkel arasında artan 'stres' iyi okunmalı. Bu noktada, 'Yeni Atlantikçiler' ve Trump Yönetimi, eğer 'Atlantik Ruhu'nu yeniden ayağa kaldırmak konusunda kararlı iseler, 'stratejik' olmayı geçtim, en 'vazgeçilmez ortağın' Türkiye olduğunun ciddi manada farkındalar. Çünkü, Orta Asya'dan Balkanlar'a, Kızıldeniz'den Kuzey Denizi'ne, 'Atlantik Ruhu' yeniden canlandırılacak ise, bunun 'anahtar'ı Türkiye'dir.
'F-35', 'PKK-YPG' gibi konular başta olmak üzere, Washington kanadında 'küreselci' ağ tarafından Türkiye-ABD ilişkilerini adeta 'baltalamak', 'zehirlemek' için kurgulanmış, tırmandırılmış tüm meseleleri, bu meseleleri 'kördüğüm'e dönüştüren tüm sivil ve askeri bürokrasiyi etkisizleştirmeleri gerekiyor. ABD'de yaklaşmakta olan 'başkanlık seçimi'ni bir de bu perspektiften okumamızda yarar var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)