Tüketimde de ‘normalleşme’ adımı
Ekonomik programın özü, 'rahatlama, iyileşme ve reform'du. Anlamı, o günün koşullarında, 1930'ların dünyasında, işsiz ve yoksullar için rahatlama; normal seviyelere gelerek ekonominin toparlanması; ve tekrar çöküşü önlemek için finansal sistemin reformuydu. Ünlü iktisatçı Keynes, 1936'da, para ve maliye politikalarının da ötesinde, hükümetlerin 'doğrudan kontrol politikaları'nın vazgeçilmezliğine işaret etti; ekonomide üretim ve tüketimin canlandırılması adına kamunun müdahalesinin vazgeçilmezliğini vurguladı.
1990'lı yıllarda, Soğuk Savaş sonrası dönemin yükselen ekonomik anlayışı olarak 'Neoliberaller', ne yazık ki, 'direkt kontrol politikaları'nı ısrarla unutturdular ve hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkeleri salt 'para' ve 'maliye' politikası ile baş başa bıraktırttılar. Bu nedenle, bilhassa gelişmekte olan ekonomiler, sık sık IMF'in kapısını çalmaya mahkum edildi. Direkt kontrol politikalarının unutturulması, ülkelerin krizden, resesyondan çıkış süreçlerinin uzamasına, sürekli borçlanmalarına ve uluslararası finans sistemine daha bağımlı hale gelmelerine sebep oldu.
Bugün, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın liderliğinde, 'direkt kontrol politikaları' çok şükür ki tekrar 'devrede'. Tarım, imalat sanayi ve hizmetler sektöründeki milyonlarca firmayı yaşatacak, onların 'Kovid-19'sürecini atlatmalarını sağlayacak 'direkt', yani 'doğrudan üretici destekleri' devrede. Üretime yapılan bu güçlü desteği, çarpan etkisi ile, katlayacak olan ise 'tüketim'e, ekonominin 'talep' tarafına da 'direkt', 'doğrudan' destektir.
Hem kamu bankalarımızın, hem de kamu katılım finans kuruluşlarının 4 yeni 'talep destek paketleri', hane halkının satın alma gücünü destekleyerek, talebin canlandırılmasını ve hane halkının satın alma gücü üzerinden 'yerli üretim'in desteklenmesini hedefliyor. Bakan Albayrak, Hazine ve Maliye'nin başına geldiği günden beri, büyük bir 'zihinsel dönüşüm'e imza atıyor ve Türkiye Ekonomisi'nin 'manevra alanı'nı, 'bağışıklık sistemi'ni güçlendiriyor. 5 yıl sonra geriye baktığımızda, bu 'zihinsel dönüşüm'ün Türkiye Ekonomisi'ne kazandırdıklarını bir başka idrak edeceğiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)