Türkiye ‘3. Dünya Ülkesi’ değildir
Sanki, yıllar öncesinde, IMF diye bir banka kurulmasına karar verilmiş; Türkiye de bu bankaya ortak olmuş; şimdi de 'sanki' bu bankadaki ortaklığından çekilecek ve bankanın sermayesine koyduğu payı geri çekecek veya çekmeli. Her şeyden önce, IMF bir banka değil. Kuruluş kendisini 'uluslararası finansal istikrarı ve parasal işbirliğini sağlayan, uluslararası ticareti kolaylaştıran, istihdamı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi destekleyen ve küresel yoksulluğun azaltılmasına yardımcı olan; 189 üye ülke tarafından yönetilen ve bu ülkelere karşı sorumlu' bir kurum olarak tanımlıyor.
22 Temmuz 1944'de Bretton Woods anlaşması ile kurulmuş, 1947'de faaliyete geçmiş bir kurum. Türkiye 11 Mart 1947'de resmen üyesi olmuştur. Türkiye, Nisan 1945'de Birleşmiş Milletler'in San Fransisko'daki kuruluş çalışmalarına katılmış 50 ülke arasındadır. Almanya BM'ye 1973'de üye olabilmiştir. Türkiye NATO'ya 1952'de, Almanya ancak 1955'de üye oldu. Türkiye 1944'den bu yana, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan 'yeni dünya sistemi'nin kurucusu ve üyesidir.
Bu durum, birlikte hareket ettiği ülkelerle dünya ve bölge meselelerinde, bazen sık sık, bazen de zaman zaman ciddi görüş ayrılıklarına düşmeyeceği anlamına gelmez. Türkiye, 1940'ların sonlarından beri var olan mevcut 'uluslararası sistem'in önleyemediği, çözemediği haksızlıklara, adaletsizliklere, eşitsizliklere son 18 yıldır daha yüksek sesle eleştiri getiren; bölgesine ve dünyaya çözümler de sunan bir ülkedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın sıklıkla ifade ettikleri 'Dünya 5'ten büyüktür' sözü de bu tabloyu özetlemektedir.
Türkiye uluslararası sistemde kimsenin 'peyk'i olacak bir '3. Dünya Ülkesi' değildir. Avrasya'nın 'oyun kurucu' ülkesidir ve dünyanın 'güç merkezleri' ile eşit koşullar ve eşit statüde çok katmanlı ve çok yönlü bir 'uluslararası siyaset' yönetmektedir. IMF de bize hizmet vermesi gereken bir kurumdur. Bu hizmeti alıp almamak bize kalmış bir durumdur. İngiltere ve Fransa da vakti zamanında almıştır. Ancak, IMF 'siyasallaşmış' bir kurumdur ve eleştiri almaktadır. Türkiye'nin misyonu, kurucusu olduğu uluslararası sistemdeki hata ve aksaklıkları gidermeye yönelik öneri sunmak ve aktif rol almaktır; sisteme arkasını dönmek değildir. Sayın Kılıçdaroğlu, ekibindeki '3. Dünya Ülkesi', 'peyk ülke' heveslilerine dikkat etsin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)