KEREM ALKİN

‘Kovid-19’ ve ‘küresel’ yüzleşme

Kovid-19 küresel virüs salgınının sebep olduğu ekonomipolitik travma, dünyanın önde gelen ülkelerinin tümü açısından bir 'yüzleşme'yi gerektiriyor.
ABD açısından 'yüzleşme', Çin'i 'APEC', 'G20' ve 'DTÖ' potasında eriterek, "küresel sistemin bir parçası yapayım, yeni bir 'küresel güç' olmaktan alıkoyayım" stratejisinin ters tepip tepmediği noktasında olacak. ABD'nin küresel ekonomi-politikteki en 'yumuşak karnı', en büyük 'handikap'ı kibri. Çin ise, başından itibaren, 'gardı düşmüş boksör' gibi, hayli pasif, hayli 'tehditkar' olmaktan uzak duruyormuş izlenimi veren bir strateji ile 'etki alanı'nı sürekli arttırdı.
Bu nedenle, Çin'in zaman zaman fazlaca otokratikleşen, baskıcı ve kimi kritik meseleleri 'örtbas' eden tutumları batılı ekonomiler tarafından sıklıkla 'göz ardı' edildi. Şimdi, üretimlerini kendi elleriyle Çin'e daha bağımlı hale getirmiş olan ABD liderliğindeki batılı ülkeler için 'yüzleşme' zamanı. Batılı ülkeler, 'aynaya baktıklarında' hissettikleri rahatsızlığı, vicdan muhasebesini ise Çin'e karşı açabilecekleri olası 'ihmal davası' ile kapatabileceklerini, sakinleştirebileceklerini düşünüyorlar ise, fazlasıyla yanılıyorlar.
Çünkü, sırf daha ucuza üretilsin diye, gelişmekte olan ülkelerin üzerine yıktıkları 'kirli ve riskli' üretim süreçleriyle, hem bu ülkelerin geleceğine, hem de dünyanın ekolojik dengesine zarar verdiler. 5 milyar insan 'eve çekilmek' zorunda kalınca, doğanın kendine gelişi, hızla azalan hava kirliliği, denizlerde artan canlılık, 'bencilce kullanılan' doğa, yer altı ve yer üstü kaynakları ve dünyanın geleceği adına, başta ABD olmak üzere, önde gelen ekonomilerce 'küresel bir yüzleşme'nin kaçınılmaz olduğuna işaret ediyor.
Çin'in de 'yüzleşme'si gerekiyor. Son 'Kovid-19' sürecinde yaşananların da gösterdiği gibi, Çin'in dünyaya karşı vazgeçilmez ve kaçınılmaz bir 'sorumluluğu' olduğunu idrak etmesi gerekmekte. Çin'in son dönemde ardı ardına 'sertleşen' tavrı, giderek artan 'kibri', Afrika'daki hamlelerindeki tutumu, gelişmekte olan bir Asya ekonomisine rağmen, pek rahatlıkla 'Atlantik İttifakı'nın üyesi bir batılı ülkenin neredeyse 'sömürgeci' tavrını,daha çok 'menfaatçi' tavrını çok çabuk göstermeye meyilli olduğunu adeta kanıtladı.
Bu tutum, Çin'in 'kuşak-yol' projesinin 'samimiyeti'ni de, 'kapsayıcılığı'nı da ciddi manada sorgulatır. Bu nedenle, Çin'in de dünya için, küresel sistem için 'iyi niyet' beslediğini gösterecek bir 'yüzleşme'ye ihtiyacı var.
Dünya vatandaşları, bu süreçte, önde gelen ülkelerin kendilerini ne ölçüde 'samimiyet' testinden geçirdiğini, kendisiyle ne ölçüde 'yüzleştiği'ni dikkatle takip edecekler. Yer altı zenginliklerinden elde ettikleri 'petrodolar'larla bölgesinin başına bela olanlar da bu süreçte bir kat daha deşifre olacak.
Türkiye ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde ve vizyonunda, 'küresel samimiyet testi'ni başarıyla geçmenin gururunu yaşayacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.