ABD’nin 2. ‘Vietnam Sendromu’
Bu nedenle, dünyanın bütününde, yaşam standartları açısından en vazgeçilmez koşullardan birisi olarak gördükleri sağlık hizmetlerinde ağır bir travma ile karşılaşan 'beyaz yakalı' orta sınıf, koronavirüs salgınında karşılaştıkları vahim tablo sonrası, batılı ülkelere yönelik sorgulamalarını yoğunlaştırdılar.
Bilhassa 'diaspora'. Hintlisi, Güney Korelisi, Endonezyalısı, Kenyalısı, zekası ve becerileriyle batılı ülkelerde önemli işlerde, önemli mevkilerde görev üstlenmiş olan tüm 'beyaz yakalılar', ailelerini ve kendilerini korumak adına, en temel sağlık hizmetlerinden mahrum kalmanın şokunu yaşıyorlar. Bilhassa da Türkler.
ABD, koronavirüs salgınında, küresel imajı, temel yaşam standartlarına yönelik yetkinliği açısından, 'Vietnam Savaşı'nda maruz kaldığı 'algı kırılması'na benzer bir saygınlık erimesi yaşıyor. Adeta, 2. bir 'Vietnam Sendromu'. 1. 'Vietnam Sendromu', Vietnam Savaşı'nda yaşanan insanlık trajedileri açısından ABD'nin imajına ağır hasar vermiş; o güne kadar 'önce Amerikalıyım' diyen insanlar; 'ben aslında İrlanda kökenliyim; Ailem aslında İspanyol; biz aslında İtalya'dan gelmişiz' demeye başlamışlardı. ABD'nin devlet ve ülke olarak, kendi toplumu nezdinde imajını düzeltmesi yıllar aldı.
Bugün, son derece yetersiz sağlık hizmetlerine on binlerce dolar ödemek zorunda olan 'beyaz yakalılar', hiç kuşkusuz, yaşam standartlarına yönelik 'yeni' sorgulamalar yapıyorlar. Türkiye, koronavirüs salgınıyla mücadelede, Ülkemizin sağlık sistemi, hastane altyapısı ve hepsinden de önemlisi, birer kahraman olan 'Sağlık Ordumuz' sayesinde; Cumhurbaşkanlığımızın koordinasyonunda yürütülen ve 40'dan fazla ülkeye sağlanan 'tıbbi mücadele ekipmanları' yardımıyla, 'paha biçilemez' bir saygınlık kazandı. Bu durum, 'Türk diasporası', yurt dışındaki bilim adamlarımız, beyinlerimiz açısından, 'tersine göç' anlamına gelecektir. Koronavirüs salgını atlatıldıktan sonra hız kazanacak 'yeni dünya düzeni'ne geçiş süreci, Türkiye'nin Avrasya'daki yükselişinin ve vazgeçilmezliğinin de perçinlendiği bir dönem olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)