Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır
Bu nedenle, bu tür 'ülke çapında' mücadeleler söz konusu olduğunda, tüm bir ulusu etkileyen 'Milli meseleler' gündeme geldiğinde, Türk halkının 'dayanışma' ve 'birlik-beraberlik' becerisi tarihe pek çok defa mal olmuştur. Kurtuluş Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı, doğal afetler, 15 Temmuz, destansı bir 'Milli Dayanışma'yı bir çok defa başardık. Dünyada 2 milyar öğrenciyi evden eğitime, 5 milyar insanı ise 'evde kal' stratejisine zorlayan bu ölçüde bir küresel virüs salgını, bir yüzyıl sonra, çok daha geniş küresel etkileriyle yaşanıyor. Bu da, ulusal ölçekte, söz konusu virüs salgınıyla daha etkili, daha detaylı, daha 'fedakar'ca bir mücadeleyi gerektirmekte.
Başta tıp ve sağlık malzemeleri, teçhizatları olmak üzere, pek çok kritik ürün ve hizmetlerde gerçek manada bir 'Milli Üretim Seferberliği' süreci yaşıyoruz. Geçmişte 'Sakarya'da olduğu gibi, bugün de Koronavirüs Salgını'na karşı 'hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır' boyutuyla, hiç bir ülkeye, topluma kolay kolay nasip olmayacak bir topyekun koordinasyon ve dayanışma içerisinde süreci yürütüyoruz. Tüm güvenlik birimleri, bir yandan ülkemizin, bir yandan sınırlarımızın asayişi ve güvenliği adına mücadeleyi sürdürürken, bir yandan da yurt sathında büyüklerimizin ihtiyaçlarını, tarlalarını sürmeye kadar karşılıyor.
Tüm vatandaşlarımızın maske ve kolonya ihtiyacı adına topyekun bir üretim seferberliği söz konusu. Koronavirüsle mücadelenin en ön safında, 'cephe'de yer alan kahraman Sağlık Çalışanlarımızı korumak ve bu mücadeledeki teçhizatlarını eksiksiz kılmak adına, tıbbi ve koruyucu malzemeden, dinlenmeleri için otellerin seferber edilmesine kadar 'yürekten' bir mücadele sürdürülüyor.
Atatürk, 'Başkomutan' sıfatıyla, 7-8 Ağustos 1921'de Tekâlif-i Milliye (Milli Yükümlülükler) emirlerini bu anlayışla yayımlatmıştır. Burada esas olan, Türkiye'nin bugün 'Milli Yükümlülükler'ini, 'Milli Dayanışma' içinde, 'Milli Üretim Seferberliği' ile 'gönülden' yapabilecek bir iş dünyasına, imalat sanayine, tarım ve gıda sektörüne, hizmet sektörüne sahip olduğu gerçeğidir. Son 18 yılda, gerçekleştirilen ekonomik reformlarla kabuğunu bütünüyle değiştiren Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, bu ölçüde bir 'Gönüldaşlığa Dayalı Milli Yükümlülük Seferberliği'ni milyonlarca ürünü, binlerce teçhizatı, 1,5 milyar TL'yi aşan 'Milli Dayanışma Fonu'nu oluşturabilecek dirayetle başarabilmektedir. Türkiye, böyle bir 'Milli Seferberlik' duruşuyla, gelecekte de bölgesi için yepyeni başarı hikayeleri yazmayı sürdürecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)