Öncelik kapsayıcı ‘Milli Ekonomi’
Bu konuda iddia veya öngörülerin hareketlenmesinin temel gerekçesini, küresel virüs salgınından ülkelerin borç stoku, bütçe açığı ve merkez bankaları nezdindeki uluslararası rezervler (altın ve döviz) boyutunda, daha ağır veya daha hafif bir tabloyla çıkacakları gerçeği oluşturmakta. Küresel virüs salgınının devletlerin suratına bir 'şamar' gibi inen 'şok edici' sonuçları, geçmişte finansal ve ticari zorluklara giren şirketlerin 'uluslararası sermaye' tarafından kolayca satın alabilmelerine pek de ses çıkarmayan ülkeleri, hükümetleri bu defa aynı konuya 'soğuk bakma'ya itecek.
Çünkü, sadece savunma değil, artık ülkelerin sağlık, siber altyapı ve bilişim sistemi, enerji alt yapısı ve dağıtım sistemi, finans sistemi, her türlü mal ve hizmetin tedarik sistemi gibi alanlarının da 'hayati öneme sahip' oldukları net olarak görüldü. Eğer, Çin 'göreceli olarak' bu küresel virüs salgınını ekonomik olarak en çabuk atlatan ekonomi olacak ise, Avrupa ve ABD'nin koronavirüs salgınının yeni küresel merkezi olmaları nedeniyle yaşacakları tahribat, Atlantik'in iki yakasındaki pek çok şirketi, kritik sektörlerdeki kuruluşları finansal açıdan tahrip edecek ve satın alınması noktasında 'kelepir' hale getirecek.
Bu tablo, öncelikle ABD'yi, bilhassa Trump Yönetimi'ni ABD şirketlerini yine 'ABD menşeli' korumak adına 'kamulaştırma'ya yönlendirecektir. Hiç şüphesiz ki, birçok Avrupa ülkesi de bu tutumu takip edecektir. Çünkü, 'koronavirüs krizi', ülkelerin kritik önemdeki sektörleri ayakta tutan şirketlerin 'milli sermaye'li olmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha tescil etti. Bu noktadan hareketle, bilhassa ülke ekonomisinde lisanslı yapılan üretim ve hizmetlerin; bir kaç örnek vermek açısından, finans, enerji, ulaştırma, haberleşme ve siber altyapı, tarım (lisanslı depoculuk) gibi kritik önemde ve lisansa bağlı sektörlerin 'Milli Sermaye'li yatırımcıların kontrolünde olması eskisinden kat ve kat daha önem kazanacak.
Bu temel gerçekten hareketle, konvansiyonel ve bilhassa 'yenilenebilir' enerjinin 'milli ve yerli' sermayeli yatırımcılar aracılığıyla Türkiye adına kritik önemde 'yatırım hamlesi'ni dönüştürüldüğü bu günlerde, hidroelektrik, güneş ve jeotermal enerji yatırımlarına yönelik olarak, 'YEKDEM' kapsamındaki enerji yatırımlarında, küresel virüs salgınının, santrallerin inşaası için gereken ünitelerin teslim edilememesi gerçeğiyle, devreye alınma sürecinde sebep olduğu gecikme dikkate alınarak, bu projelere 'tamamlanmaları için ek süre verilmesi de 'kapsayıcı Milli Ekonomi' adına önemli bir adım olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)