Nakit her zaman ‘kral’dır
Çin ve Uzakdoğu'nun virüs salgınında öncelikli coğrafya olduğu bir periyottan, hem Batı Avrupa, hem de ABD ile Kanada'nın öne çıktığı; Dünya Sağlık Örgütü'nün 'salgının merkezinin artık Avrupa' olarak açıkladığı bir periyoda geldik. Bu tablo, küresel finans piyasalarını son 10 günde, bilhassa geçtiğimiz hafta, 1929 büyük buhranı, 11 Eylül ve 2008 küresel finans krizindeki borsa çöküşlerinden daha sıkıntılı bir noktaya getirdi. Küresel yatırımcılar ve yerel tasarruf sahipleri, hisse senetleri ve tahvillerde yoğun satış gerçekleştirirken, en flaş gelişme altın ve gümüş fiyatlarının da rekor düzeyde gerilemesiydi. Oysa, beklenen, hisse senetleri ve tahvillerden çıkan paranın 'güvenilir liman' olarak altına yönelmesiydi.
Tüm yatırım araçlarında gözlenen satışların özü şu; virüs krizinin sebep olduğu küresel 'korku salgını', bu olağanüstü dönem, dünya genelinde 'nakite geçiş'i, yani 'nakit her zaman kraldır' (cash is the king) kuralını tetiklemiş gözüküyor. Bunun farkında olan önde gelen merkez bankaları da, piyasalardaki 'nakit' ihtiyacını karşılamak adına, 'helikopter operasyonu'yla piyasaya para dağıtmaktalar. New York FED'in 500 milyar dolarlık hamlesinin üstüne, FED'in kendisi de 1,5 trilyon dolarlık bir nakit hamlesi açıklaması yaptı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise 120 milyar euroluk ek tahvil alımı yapacak.
Koronavirüs'le ilgili karantina tedbirleri açıklayan tüm ülkelerde, şirketlere düşük maliyetlerle para enjeksiyonu, vergi indirimleri, vergi ertelemeleri, hatta vergilerin sıfırlanması, borçların uzun vadeye yayılması, ertelenmesi, bankaların sermaye yeterliliklerinin sorgulanmasının ertelenmesi, turizm, havayolu taşımacılığı sektörlere özel destekler gibi pek çok para ve maliye politikası tedbiri ardı ardına devreye alınıyor. Uluslararası finans kurumlarının rapor ve analizleri, Avrupa'da reel sektör arasındaki borç-alacak ilişkisinde yaşanan gecikmelerin, ticari alacakların tahsilatındaki sorunların beklenmedik ölçüde katlandığına işaret etmekte.
Tüm Asya-Pasifik 2020 ortalama büyümesi yüzde 4, Çin'in ortalama büyümesi yüzde 4,8 olarak öngörülürken, kötü senaryoda Çin'in büyümesinin yüzde 2,9'a kadar çekilebileceği öngörülmekte. Bugün itibariyle, Asya-Pasifik'te virüs salgının sebep olduğu ekonomik zararın 211 milyar dolara ulaştığı düşünülüyor. Avrupa'daki mevcut tablo, dünya genelinde virüsün sebep olacağı kaybın 500 ile 800 milyar dolar arasında bir seviyeye ulaşabileceğine işaret etmekte. Bu tablonun küresel ticarete olası etkilerini de dikkatle takip edeceğiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)