Hedef ‘gerçek piyasa ekonomisi’
Bakan Albayrak, Türk bankacılık sektöründe, yıllara dayanan alışkanlıkların ve iş yapma anlayışının, sektörü ciddi anlamda 'plaza bankacılığı' anlayışına mahkum ettiğine işaret etti. 'Plaza bankacılığı', bankaların anlamlı bir bölümünü, Türkiye Ekonomisi'ndeki müthiş dönüşümün dinamiklerinden, reel sektörün 'saha'daki beklentilerinden, finansmana erişim noktasında 'saha'daki talep ve beklentilerde gözlenen büyük değişimden adeta koparmış durumda. Bu nedenle, bankacılık sektöründeki finansal aktörlerin 'plaza bankacılığı'nı bir kenara bırakarak, gerçek bir 'saha bankacılığı', 'piyasa bankacılığı'na geçişi, bu noktaya yönelik bir 'zihinsel dönüşüm'ü hızla tamamlaması gerekiyor.
1994 Krizi'nden bu yana, Türkiye Ekonomisi'ndeki son 25 yıllık devinime, inişli çıkışlı sürece odaklandığımızda, Türk reel sektörünün, koşullar ne olursa olsun, yatırıma, istihdama ve ihracata odaklanmayı hiç kaybetmeyerek, Türkiye Ekonomisi'ni 800 milyar doların üzerinde bir milli gelir büyüklüğüne, 180 milyar doları aşan bir ihracat hacmine getirdiği aşikar. Ancak, konu Türk bankacılık sektörüne geldiğinde, 'zor günlerin' bankası konumundaki bir kaç bankamız dışında, sektörün belirli sayıdaki bankasının 'saha'daki bu mücadeleye hayli 'mesafeli' yaklaştıkları onlarca kez görüldü.
Bu nedenle, Bakan Albayrak'ın 2020-2022 dönemi için vurguladığı 'Ekonomide Değişim' dönemi, 'katma değeri yüksek ihracata ve istihdama odaklı' büyüme modeli adına reel sektöre ne ölçüde bir misyon yüklüyor ise, gerçek bir 'piyasa ekonomisi' modelini oluşturmak adına, en az reel sektör kadar, bankacılık sektörüne de 'plaza bankacılığı' anlayışını terk ederek, 'saha bankacılığı', 'piyasa bankacılığı' yapmak adına önemli bir misyon, 'zihinsel dönüşüm' sorumluluğu yüklüyor. Bakan Albayrak, bu açıdan, 2019'un Türk bankacılık sektörü açısından 'başarılı bir yıl olmadığını' da hatırlatıyor. Ekonomik dengelerindeki her iyileşmeyi hızla reel sektöre yansıtan yeni bir 'bankacılık anlayışı' adına, 2020 'milat' olmalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)