Ortadoğu ‘Matruşka’sında karışık ilişkiler
Petrol ihraç eden ülkeler teşkilatı OPEC ve OPEC üyesi olmayan ülkeler, küresel petrol fiyatlarını belirli bir seviyede tutabilmek adına aldıkları '500 bin varil daha üretimi kısma' kararını hayata geçirdiler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin dün oyladığı Libya'ya asker gönderme tezkeresi ise, Doğu Akdeniz'deki tüm hak ve menfaatlerimizin korunması adına önemli bir hamle. Suudi Arabistan-BAE-Mısır-İsrail denkleminde yürüyen Türkiye'ye yönelik 'hasmane' projeleri, senaryoları yakından takip eder ve karşı tedbir alırken; Doğu Akdeniz'deki enerji savaşının tarafları arasındaki gerginlik de tırmanıyor. Ürdün, Lübnan ve Filistin gibi ülkeler de, kendi karasularındaki ve münhasır ekonomik alandaki yer altı zenginliklerini bir an önce devreye alma gayretindeler. Bu noktada, Türkiye ve KKTC'nin ısrarla devre dışı bırakıldığı tüm senaryolar giderek çıkmaza giriyor. Türkiye karşıtı ittifakta çatırdama artmış durumda.
Tam bu noktada, ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği'ne yönelik abluka ve sıcak gelişmelerin, ABD'nin Tahran Büyükelçiliği'ndeki 30 yıl önceki işgali andıran görüntüleri, bir kez Orta Doğu merkezli olarak ABD-İran gerginliğini tavan yaptırdı. Bir önceki gerginlik olan, dünyanın en büyük enerji şirketi konumundaki Suudi Aramco'ya yönelik saldırı sürecinde de gözlemlediğimiz karşılıklı açıklamalar, Türkiye ve bölgesi için 'sıcak çatışma riski'ni sürekli tırmandırıyor. Bununla birlikte, ABD ve İran'ın farklı nedenlere bağlı olarak, bu gerginlikleri kendi lehlerine kullandıkları da ifade edilmekte.
Başkan Trump'a rağmen, Orta Doğu'daki Amerikan askeri varlığının daha da güçlenmesini savunan CENTCOM açısından, Bağdat Büyükelçiliği gerginliği, argümanlarını savunması adına önemli bir fırsat olarak değerlendirilebilecekken ve hemen akabinde, ABD'nin bölgeye yeni askeri takviye yapacağı açıklanırken; aynı gerginliği İran Yönetimi de kendi ülkesindeki birlik ve beraberliği güçlendirmek için kullanmayı tercih ediyor. Ortadoğu 'Matruşka'sında, her gerginlik, ilginçtir, bir şekilde tüm tarafların işine yarıyor gözüküyor.
Türkiye ise, Suriye denkleminde hem ABD, hem de Rusya'nın işine gelen süreçleri;
Doğu Akdeniz'de bir tarafta 'kesişen', bir tarafta ise giderek 'çatışan' menfaatleri;
Irak denkleminde çatışıyormuş gibi gözüken tarafların, aslında 'gerginlik politikası' ile birbirlerini besleyip beslemediklerini, 'Matruşka'nın parçaları arasındaki 'karışık ilişkileri' analizleri edip; stratejik adımlarını hızlandırıyor. 2020, bu açıdan, sahada 'sert' bir 'satranç oyunu'na sahne olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)