Ve, NATO Çin’i radarına aldı
Bu nedenle, ağırlıklı olarak ABD'nin 'koruma şemsiyesi' altında, 'Sovyet tehdidi'nin 'sıcak nefesi'ni ensesinde hisseden Batı Avrupa, 1990'lı yılların ortasına kadar NATO'nun varlığında da, gücünden de memnundu. Ancak, 'Tek Avrupa İdeali' doğrultusunda, Kopenhag ve Maastricht Kriterleri ile, 'küresel bir Avrupa' gücü oluşturma sürecine giren Avrupa Birliği, 2004, 2007 ve 2013 genişleme kararlarıyla 28 ülkeye genişlerken; 'Avrupa Ordusu' hayalini de 1990'lı yılların sonundan itibaren canlandırıp, 2010'dan itibaren AB içerisinde önemli bir başlık yapma gayretine girdiler.
AB'nin kimi siyasetçilerinin ve kanaat önderlerinin temel düşüncesi, Avrupa'nın güvenliğinde, ABD'ye bağımlı bir NATO'ya artık ihtiyaçları olmadığı yönündeydi. Bu nedenle, NATO sözleşmesi çerçevesinde gerçekleştirmek zorunda oldukları askeri harcama ve yatırımları ihmal etmeye başladılar. ABD tarafı ise, bilhassa Başkan Obama döneminde NATO üyesi AB ülkelerinin üzerine düşeni yapmamalarını fazlaca gündeme taşımadı. Ta ki, Donald Trump başkan olana kadar. Trump'ın AB ülkelerinin NATO'daki yükümlülüklerini yerine getirmedikleri yönündeki ağır eleştirilerini, son zirvede AB ülkelerinden harcama taahhüdü alarak karara bağladı.
NATO Zirvesi'nin tartışmasız kaybedeni Fransa Cumhurbaşkanı Macron'dur. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Başkan Trump'ın ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in kararlı duruşları sonucunda, 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti' diyen Macron, NATO Zirvesi sonuç bildirgesinde 'NATO her zamankinden daha güçlüdür' mesajına imza attı. Başkan Trump'la yaptığı görüşmede, S-400 üzerinden Türkiye'yi sıkıştıracağını zannederken, 'Obama Yönetimi hata yaptı' diyen Trump, Macron'u ters köşeye düşürdü. NATO zirvesi sonuç bildirgesinde 'S-400 konusu'na değinilmemesi de, Türkiye'ye verilen değerin önemli bir göstergesi oldu.
Görünen o ki, ABD NATO'nun zayıflamasına izin vermeyecek. Ancak, NATO'nun varlığını anlamlı kılmak adına, üye ülkeler arasında 'Rusya'yı tehdit olarak kabul etmekte' sıkıntı var ise, bu durum Çin'i 'dikkatle takip edilmesi gereken ülke' olarak NATO'nun radarına alarak aşılmış durumda.
NATO, 'terörle topyekun mücadele' ve 'Çin' ile 'Asya-Pasifik'in yakın takibi konusunda yeni bir gündem oluşturmuş durumda. Son Zirve, NATO için Türkiye'nin 'vazgeçilmezliği'ni bir kez daha perçinledi. Atlantik ile Asya-Pasifik arasındaki vazgeçilmez rolümüze daha fazla odaklanalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)