Pazartesi günkü yazımda, ABD Yönetimi'ne musallat olmuş 40 yıllık bir anlayışın, bu anlayışın temsilcisi bir grup sivil ve askeri bürokratların ve bu 'ağ'a dahil bir grup siyasetçi ve medya temsilcisinin dünyanın süper gücünü sürüklediği 'fiyasko'yu ifade etmeye çalışmıştım. Bugün ise, aynı 'fiyasko'nun ekonomi cephesini yazarak devam edeceğim. Soğuk Savaş'ın bitişiyle, şahlanarak, ekonomi alanındaki fikir ve yöntemleriyle dünya ekonomisini 'esir' almaya kalkan 'neoliberal'ler. Sebep oldukları '30 yıllık fiyasko' üç temel küreselekonomik sorunun temelini oluşturdu. İlki, 250 trilyon doları aşan, dünya milli gelirinin 3 katına çıkan 'küresel borç'
İkinci sorun, küresel ekonomik sistemde derinleşen 'adaletsizlik' ve 'eşitsizlik'. Üçüncü sorun ise, reel sektör ile finans sistemi arasında oluşan 'ağır dengesizlik'. Neoliberal anlayış, küresel sistemdeki sermaye sahiplerine servetlerini katlamaları yönünde öyle bir imkan sağladı ki; dünya tarifi zor bir'adaletsizliğe' sürüklendi. Küresel ölçekte, başta KOBİ'ler olmak üzere, reel sektörde karlılık eridi. Ve, her ölçekte, işletmeler, şirketler yatırım yapmak, hatta firmalarını ayakta tutmak adına, daha fazla borçlandılar ve bugün küresel ekonomik sistemin bütünü 'içinden çıkılamaz' bir borç sarmalarına saplanmış durumda. Üstelik, reel sektöre, devletlere, borçlanmayı 'dahiyane'bir işmiş gibi pazarladılar.
Yetmedi; para ve maliye politikalarında 'neoliberal' ayarlamalar yaptırdılar. Merkez bankalarının 'araç' bağımsızlığını 'amaç bağımsızlığına dönüştürdüler. Merkez bankalarının ülkenin üretim, büyüme ve istihdama yönelik sorumluluklarının üstünü örtüp; salt 'bağımsızlık' odaklı bir para politikası modeli dayadılar. Böyle bir para politikası anlayışı; ülke ekonomilerine 'borçlanmaya dayalı' bir büyümeden başka bir şey getirmedi. Finans kurumlarının kasası doldu; reel sektörün finansal durumu daha da zayıfladı. Üstelik, 'amaç bağımsızlığı'na dayalı 'yüksek faizsarmalı'yla, reel sektörün finansal gücünü bütünüyle erittiler.
Bugün, küresel ekonomik sistemde sebep oldukları tahribat ve 30 yıllık 'fiyasko', ülkeler arasında ticaret ve kur savaşlarını tırmandırmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve ABD Başkanı Trump'ın tepkileri, 30 yıllık 'fiyasko'nun mimarı 'neoliberal' anlayışın sebep olduğu tahribatı durdurmaya yöneliktir. 'Neoliberal'ler, sebep oldukları küresel ekonomik anlayışın küresel büyüme ve küresel ticaret üzerinde sebep olduğu tahribata yönelik tepkilerle, kendilerini vurmuş durumdalar. Üretimi, büyümeyi, istihdamı, verimliliği gözeten; reel sektörü gözeten yeni bir model önceliklendirmek tek kurtuluş yolu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.