19. Yüzyıl'ın bitişi ve 20. Yüzyıl'a geçiş, 1. Sanayi Devrimi'nden 2. Sanayi Devrimi'ne geçiş sürecinde, küresel ekonomi-politiğin sıklet merkezinin de Asya-Pasifik'ten Atlantik'e doğru hareketini hızlandırdığı bir dönemdi. Tam bir yüzyıl sonrasında, söz konusu sıklet merkezi, küresel ağırlık merkezi değişikliğini bir kez daha, bu defa Batı'dan Doğu'ya doğru devam etmekte olan bir alan değişikliği olarak her yönüyle gözlemlerken, Türkiye'nindünya jeo-politiğindekiönemi, bu sürecin tam merkezinde yer alması nedeniyle, bir kez daha tartışılmaz bir şekilde öne çıkmış durumda.
Bir yüzyıl önce, Osmanlı'nın son dönemi itibariyle, devlet ve toplum bazında, insani ve idari boyutları çok ağır bir sınav verdik. 1821'den itibaren, Avrupa devletlerinin koordinasyonunda, Osmanlı'nın sahip olduğu topraklardaki yer altı ve yer üstü zenginliklerini koparmaya yönelik 'kanlı' bir operasyon süreci, yüzyıllardır milyonlarca kilometre karelik bir alanın kontrolünü elinde bulunduran bir 'CihanDevleti'ni ve Türk halkını Anadolu'da küçücük bir alana hapsetmeyi hedeflemişti. Bu kanlı operasyonu, dünya tarihi açısından ünü Asya'nın en uzak noktalarından, Afrika ve Latin Amerika'ya uzanan destansı bir mücadeleyle, Atatürk ve silah arkadaşlarının 'Kurtuluş SavaşıDestanı'yla yerle yeksan ettik.
96 yıl önce, bu topraklara ilham veren Cumhuriyetimizi güçlü bir birlik- beraberlikle kurduk. Ve, 96 yılının büyük bir bölümü, Milli İrademizin, Milli Egemenliğimizin, Birlik ve Beraberliğimizin kimi zaman ağır sınamalardan geçtiği, kimi zaman da çeşitli ülkelerce, kimi zaman küresel yapılarca; acıdır ki, her daim onların ülke içerisindeki uzantılarıyla kurgulanan 'kanlı' operasyonlara maruz kaldığımız zorlu bir dönemdi. Ne mutlu ki, bu zorlu dönemin bütününden, Milli İrademizle, birlik ve beraberliğimizle her defasında daha güçlenerek, Milli Egemenliğimizi daha da perçinleyerek, dünya ölçeğinde daha destansı bir başarıya imza atarak çıktık.
Bugün, Cumhuriyetimizin 100. yılına emin adımlarla ilerlerken, Avrasya'nın 'oyun kurucu' ülkesi olarak, 'kapsayıcıkalkınma' anlayışımızla, 'kazan-kazan' ilkesine dayalı çok yönlü, çok katmanlı bir bölgesel ve küresel diplomasi ağı oluşturmuş durumdayız. Bu sayede, dünya ekonomi- politiğinin süper güçleriyle, küresel diplomasinin yeniden şekillendirildiği müzakere masalarında, bölgemizin geleceği için önemli kararlara, önemli mutabakatlara birlikte imza atıyoruz. 'Çeliklenmiş' bir 'Milli İrade'yle, Türkiye'yi 21. Yüzyıl'ın en kritik önemde ilk 10 ülkesi arasına taşıyacak bir kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Her mücadelemizden yeni öğretilerle, yeni tecrübelerle, bölgemizdeki onlarca ülkeye ilham ve cesaret verecek başarılarla çıkıyoruz. Yeter ki, 'birlik ve beraberliğimiz' daim olsun, 'Milli Egemenliğimiz' ve 'Milli İrademiz' sonsuza kadar bu topraklarda 'bağımsızlığımız'ın yegane teminatı ve karakterimizin ana nüvesi olsun.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.