‘Kapsayıcı’ gelecek ve Batı’nın ikiyüzlülüğü
Bir başka öncelikli başlık olarak ise, dünya ekonomi-politiğinin huzura kavuşması, daha parlak bir gelecek için, yoksullukla mücadelenin güçlendirilmesi, yeryüzündeki temiz su kaynaklarının, tarımsal ürünlerin daha adilane paylaşımı ve hepsinden de öteye küresel ölçekte 'kapsayıcı' bir kalkınmanın, tüm insanlığı kucaklayan bir kalkınma anlayışının topyekun benimsenmesi konuşuluyordu. 19 yıllık süreç, bu konuları gelişmekte olan ülkelerin gündemine de aldırmak için çaba sarf eden batılı ülkelerin, bizzat bu önceliklendirilmiş başlıklara kendilerinin ihanet ettiği bir tabloyu karşımıza çıkarmış durumda.
Başkentlere çöreklenmiş çıkar gruplarının, 'küreselci' yapıların 'bencil' projelerinin dayatmalarıyla, 'aşırı sağ' eğilimlerin, 'İslamafobi'nin, 'korumacılık' eğilimlerinin esiri haline gelen ve küresel ölçekte 'sürdürülebilirlik' adına, 'kapsayıcılık' adına yapılan tüm çalışmaları sabote eden, başta Orta Doğu, dünyanın belirli coğrafyalarını çıkarları için 'yangın' alanına, uygarlık tarihine 'utanç' vesikaları olarak geçecek hale dönüştüren batılı ülkeler. Ve, hiç utanmadan, toplantılarda, farklı coğrafyalardaki pek çok ülkeyi bölmekten, yeni 'uydu' devletler oluşturma hedeflerinden konuşabildiler. Bu nedenle, Türkiye'nin küresel ölçekte, 'insani program ve yardımlar', 'kapsayıcı kalkınma' başlıklarında, çıtayı son 15 yılda getirdiği seviyeden olağanüstü rahatsızlık duyuyorlar.
Bu nedenle, Türkiye'nin Afrika'da, Orta Doğu'da, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya'da, cesaret veren, ilham veren bir ülke olmasını istemediklerinden, Türkiye'yi, ekonomik ve siyasi yaptırım ve ambargolarla durdurmaya, yavaşlatmaya çalışıyorlar. Yurt içinde bir grup vicdan ve ahlak yoksunu ise, ekonomik ve askeri yaptırımlar veya Halk Bankası Davası'ndan 'neyin' medetini umuyorlar ise, kıvranıp duruyorlar. Sonuç ise, batılı ülkelerin 'ikiyüzlülüğü' ve 'çifte standart'ının deşifrasyonu ve bizzat kendi siyasetçilerince itirafıdır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)