Peşinen söyleyeyim; bahsedeceğim husus Kültür ve Turizm Bakanlığı'yla alakalı değil. Çünkü turizm endüstrisi turizm ve seyahat acenteleri, turizm tesisleri, turizm transfercileri, çartır (charter) şirketleri, rehberler gibi, her bir zincirin tek tek ayrı bir değer oluşturduğu bir ekosistemden oluşuyor. Bakanlığımız dışında, yerel yönetimler de ayrı bir sorumluluk taşımakta.
Ege'de, iş dünyasıyla gerçekleştirdiğimiz temaslar, hiç şüphesiz turizm endüstrisini de kapsıyordu. Türkiye'nin mal ihracatı, bu yıl için 182milyar dolara koşarken, hizmet ihracatı da 52-55 milyardolar arasında yeni bir rekora ulaşacak gibi gözüküyor.
Türkiye, 50 milyonu aşan turistle, sadece turizm gelirini 50 milyar dolara taşıyarak, eğitim, sağlık, ulaştırma, lojistik gibi diğer hizmet sektörü alanlarından gelen hizmet ihracatı geliri ile 70 milyar dolarları konuşabilir. Ancak, turizmde, daha yüksek gelire sahip turistlere yönelik bir ekosistemi oluşturmak konusundaki bilinç eksikliği ve isteksizliği, ne yazık ki turist başına turizm gelirini 700 dolarlardan 1000 dolarlara taşımamızı engelliyor. Bu konuda en vizyon sıkıntısı yaşayan kurumlar ise yerel yönetimler, belediyeler. Bir örnekle, Bodrum Limanı Bodrum Belediyesi tarafından yönetilirken, yüksek gelir grubundaki turistlerin meraklı olduğu mavi yolculuk çartır şirketleri ve tekneleri için daha destekleyici anlayış varken, limanın yönetimi Muğla Büyükşehir'e geçtiğinden beri büyük sıkıntı yaşanıyor.
Çünkü, tüm turizm sezonu boyunca, Muğla Büyükşehir Belediyesi özel şahıslara ait motoryatlara, teknelere de Bodrum Limanı'nı kullanma hakkı tanıdığından, mavi yolculuk için her hafta turist alması gereken çartır tekneleri, limanda hiç yerinden oynamayan tekneler nedeniyle yanaşamadıklarından, üst gelir grubu turistleri düşündürecek bir kargaşa yaşanıyor. Oysa, Bodrum Limanı'nı Bodrum Belediyesi çalıştırırken, yerinden oynamayan tekneler o gün dışarı çıkartılıp, limanın daha etkili çalışması sağlanırmış.
Çartır tekneleri ve yatlar, motoryatlar, Ege ve Akdeniz'in muhteşemliği dikkate alındığında, Türkiye'nin turizm gelirlerini katlatacak bir potansiyele sahipler.
Ancak, bu teknelerin tümü için sintinelerini boşaltabilecekleri özel merkezler, Gökova, Datça, Marmaris veGöcek'te daha fazla erzak ve su merkezleri, daha fazla tekne çöplerinin toplanacağı merkezler, daha fazla denetim ekipleri ve özellikle insanımızın çöpleri gelişigüzel atmayacakları bir farkındalık adına, Ege ve Akdeniz'deki büyük şehir ve ilçe yerel yönetimlerine büyük görev düşüyor.
Her şeyi bakanlıktan beklemek yerine, turizm ekosistemine birlikte inanarak sahip çıkarsak, Türkiye 2030 yılında 100 milyardolar turizm gelirini daha konuşan bir ekonomi olabilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.