Atlantik İttifakı’nın tarihle imtihanı
Bu dönemde, yerli-milli üretime dayalı hamlelerin, özel sektör eliyle kalkınma hamlelerinin, 1945'le birlikte davet edildiğimiz 'Atlantik İttifakı'nın telkinleri nedeniyle heba edilmiş olması da ayrı bir üzüntü kaynağıdır.
1950'ler, 60'lardaki sanayileşme hamleleri, 'Atlantik İttfakı'nın 'tarım ambarı' tanımının dışına taşmak adına ortaya konan değerli çabalar, acıdır ki, askeri müdahaleler ile sekteye uğradı. 1970'li yıllarda ise, 'sağ-sol' çatışmasıyla, dışarıdan kurgulanmış 'kargaşa' ve 'bölme' taktikleriyle Türkiye neredeyse parçalanmanın eşiğinden döndü. Türkiye 2000'li yılların başlarına kadar, 'davet edildiği' Atlantik İttifakı'nın kendine göre 'uygun' gördüğü bir 'rol' içerisinde kalmaya zorlatıldı.
'Emperyal', başka bir deyişle 'sömürge' mantığıyla, Türkiye'nin uluslararası ekonomi-politikte 'etkili ve güçlü' bir partner, 'stratejik değeri' tartışılmaz bir ülke olarak 'eşit koşullar'da masada yer alması bir türlü hazmedilemedi. 1. Yüzyıl'dan bu yana dünya siyasetinde hep ağırlığı olmuş; dünya ekonomisinin öncelikli üretim merkezleri arasında yer alan Türkiye, Hindistan ve Çin gibi 'yükselen' ekonomilerin yeni 'konumu'nu Atlantik İttifakı bir türlü içselleştiremedi.
Soğuk Savaş bittiğinden bu yana, Türkiye, 'tek kutuplu' dünyanın belirsizlikleri içerisinde ve 'asimetrik tehditler'in ortasında, Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Afrika'dan Orta Doğu'ya, uluslararası güvenliği sağlayacak 'insani' operasyonları sahadaki 'sert gücü' olan Türk Silahlı Kuvvetleri ve 'yumuşak gücü' olan TİKA, Kızılay, AFAD, Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfı aracılığıyla, Avrasya'nın 'oyun kurucu' ülkesi olduğunu defalarca hatırlatacak şekilde yürüttü.
Türkiye'yi bugün artık 'dar kalıplı' bir 'elbise'ye sığdırmak mümkün değildir. Atlantik İttifakı'nın Türkiye'ye bundan 70 yıl önceden başlayarak, 1990'lı yılların sonlarına kadar 'dikte' etmeye çalıştığı 'rol' misyonunu tamamlamıştır. 2000'li yıllarla birlikte, Türkiye 'eşit ve oyun kurucu' bir ülke olarak masadaki konumunu perçinledi. Türkiye konusunda artık Atlantik İttifakı tarihi bir imtihanla karşı karşıya. 'Akıl Çağ'ında 'akılsız' bir tercih yapmalarının bedeli kendileri için ağır olacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)